Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Seküler Emperyalist Epistemoloji

Kalemin Dansı, Göstergenin Oyunu

Abdülvahab M. El Messiri

Kalemin Dansı, Göstergenin Oyunu Sözleri ve Alıntıları

Kalemin Dansı, Göstergenin Oyunu sözleri ve alıntılarını, Kalemin Dansı, Göstergenin Oyunu kitap alıntılarını, Kalemin Dansı, Göstergenin Oyunu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Tartışamayacak kadar yorgun olduğum için oradan kalkıp bir koltuğa oturdum ve onu kendi cehaletiyle baş başa bıraktım."
Çok okunsanda ...
"Ne kadar çok şey öğrenirsek, paradoksal olarak o kadar az şey bildiğimizin farkına varıyoruz."
Sayfa 138
Reklam
Ne kadar çok şey öğrenirsek, paradoksal olarak o kadar az şey bildiğimizin farkına varıyoruz.
"Ne kadar çok şey öğrenirsek, paradoksal olarak o kadar az şey bildiğimizin farkına varıyoruz."
"Tartışamayacak kadar yorgun olduğum için oradan kalkıp bir koltuğa oturdum ve onu kendi cehaletiyle baş başa bıraktım."
Sayfa 86
Reklam
İnsanlık, evrende yalnız değildir ; diğer canlıların da bu evrende bir hakkı vardır. Yeryüzü, hiçbir sınırlama olmaksızın insanoğluna fethetmesi ve sınırsız kullanımı için verilmemiştir. İnsanlar, kendilerinden yüce olan Allah(c.c) tarafından halifeler olarak atanmıştır. Bu yüzden yeryüzünü kullanabilirler ama sınırlara uymalıdırlar ; dünyayı korumak için ellerinden gelenin en iyisini yapmak zorundadırlar..
Ekonomik insan'ın ironisi buradadır: Kendi istikrarsızlığı içinde tüm sınırları çiğner, hatta sınırların varlığını reddeder, böylece de kendi başına bir yasaya dönüşür. Fakat bu durumda mutlak güç ve özgürlük hayalleri kuran kişi kendini, hiçbir özgürlüğe ve içsel güvenliğe sahip olmadığı, kuralsız bir evrende bulur. Bu öyle bir evrendir ki kişiyi irade ve seçme yetisinden yoksun basit a ca'rasyonel, doğal ekonomik yasanın basit bir tezahürüne donüştürür.
Gerçekten de Batılı şehirlerin inşa ediliş şekli rasyonel emperyalist tasavvuru yansıtır ve hızı yücelten otobanlarda ya da insanın enerjisini tüketen ve tabiatın havasını kirleten günlük trafikte ya da dikkatleri vitrinlere odaklayan alışveriş mağazalarında kendini gösterir.
Ne kadar çok şey öğrenirsek, paradoksal olarak o kadar az şey bildiğimizin farkına varıyoruz.
Reklam
Tartışamayacak kadar yorgun olduğum için oradan kalkıp bir koltuğa oturdum ve onu kendi cehaletiyle baş başa bıraktım.
Bütün içkinleşme/modernleşme/sekülerleşme sürecini Tanrı'nın ölümü söylemi üzerinden okuyabiliriz. Tanrı ilk önce bir insanda değil, bir bütün olarak insanlıkta -geçici değil kalıcı olarak- tecessüm etti. Bu hümanizmin ve solipsist öznenin yükselmesine yol açtı. Hümanizm, Tanrı bir millette tecessüm ettiğinde ırkçılık, bir liderde tecessüm ettiğinde faşizm olur. Fakat tecessüm insanile sınırlı değildir zira Tanrı doğada da tecessüm eder. Bu durum, daha önce bahsettiğimiz, keskin düalizme ve Alman idealist felsefesinin insanlık ve doğa, özne ve nesne paralelliğini savunmaya yönelik hummalı girişimini doğurur.
Zihin, gerçekliğin bazı özelliklerini bir araya getirip bir kısmını reddederken diğerlerini tutar ve bunları gerçeğe karşılık gelecek şekilde öncelik sırasına göre yeniden düzenler. Doğası gereği paradigma, temel unsur olarak gördüklerini öne çıkartır ve diğer tüm unsurları önemsizleştirir. Örneğin materyalist ekonomik paradigma, ekonomik olmayan ve maddi değer taşımayan faktörleri dışlarken, hümanist paradigma diğer tüm unsurları ve faktörleri kucaklayacaktır.
Batılı epistemolojik proje yanlızca Tanrı'nın varlığını değil aynı zamanda insanın varoluşunu da inkar eder. Gururla ilan edilen Tanrı'nın ölümü aslında insanlığın ölümünün ilanıdır.
145 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.