Kadının Ruhu, Tolstoy'un, dönemin kadın-erkek ilişkilerine hitaben kaleme aldığı iki öyküsünden oluşmakta. Aslında günümüzden pek de bir farkı olmadığını anlıyorsunuz okurken, yüzyıllar geçse de kadının ve erkeğin, iki zıt kutbun, birbirini anlama çabasına, her ne kadar imkansız da olsa anlaşma uğraşısına şahit oluyorsunuz yazarın bu güzel öykülerinde.
İlk öykü, Hüzünlü Evlilik, bende derin bir iz bıraktı. Tolstoy satır aralarında, evlilik diye adlandırdığımız kurumun, herkesçe bilinen düzenine ilişkin öyle çarpıcı detaylar sunuyor ki, her bir cümlesini hayranlıkla okudum. Kadın psikolojisi Tolstoy kaleminde bir başka anlam yüklenerek içimizde yer ediyor açıkçası.
İkinci öykü, kitaba adını veren ise biraz sönük kalmakla birlikte evli bir kadının iç dünyasına dair güzel detaylarla dolu idi. Kadın psikolojisi Tolstoy kaleminde bir başka anlam yüklenerek içimizde yer ediyor.
Kitabın son sözünde şöyle bir cümle geçmektedir: "İffet asla ideale götüren bir yol değil, idealin ta kendisi veya gerçek anlamıyla, en büyük parçalarından biridir." Bu da biz okura yazarın aşk ve evlilik hayatına dair görüşünü kusursuzca gösterir.
Bazı kitaplar vardır yeterince iyi bir altyapıya sahip olmamasına rağmen içerdiği düşüncelerle sizi etkisi altına alır. Kadının Ruhu benim için böyle bir kitaptı. Her okuyanda aynı etkiyi bırakır mı, bilemiyorum fakat kesinlikle tavsiye ediyorum. İyi okumalar.