Kubilay Han kitaplarını, Kubilay Han sözleri ve alıntılarını, Kubilay Han yazarlarını, Kubilay Han yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Homeric’in Moğol Kurdu kitabından sonra devamı niteliğinde düşünüp başladım. Fakat anlatım, bütünlük ve akıcılık konusunda hiç alakaları yok. Yazar anlatımda detaylara takılıp konuyu başka yönlere götürüyor, birkaç sayfa sonra ilk kaldığı yere dönüp devam ediyor. Örneğin; 1250 li yılları anlatırken, arada bir detaya takılıp detayı birkaç sayfa boyunca 1900-2000 li yıllara kadar anlatıp, sonra tekrar hiçbir şey olamamış gibi 1250 li yıllarda kaldığı yerden devam ediyor. Akışta problemler var.
Kubilay HanJohn Man · Nokta Yayınları · 2007108 okunma
John man'in okuduğum ikinci kitabı.Kubilay Han döneminde Moğollar anlatılıyor.Para basımı.Sahte para basımı yapanlara verilen ölüm cezaları ve ceza sistemleri.Yüzlerce gemiyle Japon kıyılarına ulaşıp,Japonlarla yapılan savaşı geniş bir şekilde anlatmış.Tarih meraklıları okuyabilir.
Kubilay HanJohn Man · Nokta Yayınları · 2007108 okunma
okunması tam bir işkence. ders kitabı okumak inanın bundan daha eğlenceli olur. dönemin tarihiyle ilgili çok önemli bilgiler veriyor, burası doğru. ama bir ders, ya da inceleme kitabı yazılırken bile daha akıcı bir üslup kullanılırken, bu kitabın yazım tarzı çok sıkıcı. sıkıcı kelimesi bile çok az kalıyor bu kitap için. belki bunu tam anlatan kelime şu olurdu: katlanılmaz!
Kubilay HanJohn Man · Nokta Yayınları · 2007108 okunma
Bir İngiliz araştırmacısının Doğu üzerinde özellikle de bir Türk üzerinde araştırmalar yapması ve tarihi gerçekleri aktarması gerçekten bana inanılmaz gelmişti. Bu yüzden yabancı birisi yazdığı için her millet gibi biz Türk Milleti olarak bu yazıları bölüm bölüm incelemek mecburiyetindeyiz.
Kitabımız İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış bölümlerinden
" 1220'de Cengiz'in kızı İran şehri Nişabur'a yapılan son saldırıyı yönetti, ustalıklarını göstermek için seçilen 400 kişi hariç hayatta kalan herkesi hunharca katletti."
Kubilay HanJohn Man · Nokta Yayınları · 2007108 okunma
Budizm'in aklın kanıtı olduğuna dair esrarengiz bir açıklamada bulunarak duygularını ifade etti: "Bugün ilk defa kaşların yatay burnun dikey bir şekilde yerleştirildiğini fark ediyorum."
Eğer onlar değersiz olduklarını kanıtlarlarsa
Onları biri taze otların arasına koysa bile öküz tarafından bile yenilmeyecekler.
Onları biri yağın içine koysa bile köpek tarafından bile yenilmeyeceklerdir
Budist teolojinin, insanın inisiyatifini yavaş yavaş yok eden boğucu etkisinden kurtulma yolu arayan ve kariyer, mevki ve gelir konularındaki zorlu sınavlara korkutucu bir şekilde özendirilen bilim adamları, inançlarının nedenleriyle, kanıtlarıyla ve bu inancın eğitimin çıkarına olduğunu, kısacası toplumda ve siyasette ilerleme olasılığı için olduğunun açıklayarak, Konfiçyus geleneklerine döndüler ve bu yolda ilerlediler. Bu bilim adamlarının, ahlakın doğası ve o zamanki ve şimdiki hayatın anlamı konularına derin ilgileri vardı. Neyse ki ilgileri, birçok Rönesans Avrupalısı gibi Tanrı'nın doğası ve onun inanılan yollarına yönelmemişti. Dinsel tartışmalar fazlasıyla arttı ancak kiliseler yerine yönetenlerin yaptığı dinsel savaşlar yaşanmadı.