sevgili tahereh mafi yine döktürmüş, özellikle serinin bu kitabını okurken kendimi warner ve juliette’le bağdaştırdığım çok şey oldu, çoğu sayfasını az önceki üç saatte okudum yani hiç spoiler yememiş biri için (ben değil) hazmetmesi zor bir sürü şey vardı ve bu bağ kurma olayı kafamı kaldıramayacak hale gelene kadar okuyup bitirmeye itti beni. çevre hakkında çok bir şey okumadık bu kitapta, ondan ziyade juliette’nin kişisel hayatıyla alakalı bir sürü detay okuduk ve tabii aaron’ın kendine özel bölümleri olduğu için onun düşüncelerini de oldukça okuduk. yazarın en travmatik anlarda içinize hem acıyı sindirip hem de böyle bir durumda bile sizi güldürebiliyor olması muazzam bir şey fikrimce. bu kitabı çok sevdim fakat atmosfer olarak çok boğucuydu, defalarca kez “yeter artık bu kadar depresif olmayın” diye sessiz çığlıklar attım, dayanamadım. üçüncü kitabın atmosferini çok seviyorum ayrıca kenji ve juliette’nin çatı konuşması ve arkadaşlıklarına dördüncü kitapta olduğundan daha çok yer verilmesi de kitabın güzelliğine güzellik katıyordu. ve son olarak 4. kitabın özeti: hayatımı sevmiyorum ama güzelleştireceğim, hayatımı sevmiyorum, hayatımdan nefret ediyorum bu ne lanet olsun, *reddediş evresi*, hayatım zerre umrumda değil ama bir anda önceki kitaplarda hiç bahsetmediğim bir şey yapıp hem şok edecek hem şoka gireceğim.