Yazarın farklı zaman dilimlerinde kaleme aldığı öykülerinden bir kısmını içeriyor kitap.
Okudukça o yıllardaki insanların çaresizliklerini ve fakirliklerini önümüze seriyor.
Tüm hikâyeler sımsıcak, içinizi sarıyor sonrasında da yüreģinizi dağlıyor.
Sabahattin Ali'nin kaleminden çıkan hüzün parçaları...
13 öyküden oluşan oldukça yetkin bir eser diyebilirim. Her öyküsünde insana nüfuz eden dramdan kaçabilmek mümkün değil. İnsana, yokluğa, yoksulluğa o kadar güzel eğilmiş ki öykülerinde Sabahattin Ali. Okudukça hisleri kabartan cinsten oluşan başarılı dramatik öyküler.
Dili kullanmadaki becerisi, sadeliği ve bir o kadar da tesirli konularıyla bütünleşince okunası bir eser ortaya koymuş.
Sabahattin Ali’ nin güzel eserlerinden birisi daha hatta birkaçı çünkü içerisinde 13 öykü olan bir kitap.
Her öyküsü birbirinden güzel keşke böyle bitmeseydi de devamı olsaydı dediğim öykülerdi. Köy hayatı şehir hayatına kıyasla anlatılmış ve insan sınıflandırmalarının, zengin fakir ayrımının yapıldığı, dönemin sorunlarına da güzel değinmelerin olduğu öyküler olmuş.
Beni en çok etkileyen “Ayran” hikayesi oldu. O minicik çocuğun eve ekmek götürüp kardeşleriyle karnını doyurabilmek için kendisinden büyük dertler altına girmesi, o soğukta o karda çalışmaya mecbur olması beni derinden etkiledi sonunda ise üzüldüm. Ah koca yürekli minik çocuk.
Sabahattin Ali’nin ses ve duvar ismindeki iki öyküden oluşan eserini okuduğumda ilkin aklıma gelen Yazarın Sinop cezaevinde kaldığı süre içindeki dönemde yazarın içine hapishane hayatının işlediği dolayısıyla duvar isimli eserini yazdığı ve ayrıca duvar isimli eserin cezaevinden kaçmaya çalışan 2 gencin cezaevinden firar etmeye çalışırken başına gelenlerdir.
Yazarın cezaevinin ortamını ve insanların ruh halini bu şekilde açık ve net anlatabilmesi cezaevinde kaldığı süreçte edindiği acı ve yadsınmaz tecrübeleri olmuştur.
Sabahattin Ali
-Saf Anadolu köylüsünün portresini hikayelerine layıkıyla yansıtan,dili seksen sene önce yazılmış olmasına rağmen hafif olan çok sevdiğim yazar-şairimiz. -Bizlere seksen sene öncesinin de günümüzden bir farkı olmadığını, yaşayan ülkemiz insanlarının o zamankilerin aynı düşüncelerinde olduğunu gösteriyor.
Sabahattin Ali okumayı en sevdiğim yazarlardandır. Bu kitapta bir araya getirilen öykülerde diğer öykülerinde olduğu gibi köy insanının problemlerini, ağalık düzenini, kent insanının köye olan bakışını, siyasi görüşleriyle birbirinden uzaklaşan insanları, yozlaşan toplum yapısını sade ve anlaşılır bir dille ortaya koymuştur. Bu bağlamda yazar toplumcu gerçekçi yapısını hikayelerinde oldukça iyi göstermiştir.
Sabahattin Ali'nin fikir dünyasını yansıtan bu öykülerin herkes tarafından sevilerek okunacağını düşünmekteyim.
Aralarında daha önce okuduğum hikayeleri atlayarak okumayı planladığım bu kitaptaki her hikâyeyi büyük bir zevkle tekrar okudum, özellikle hikayelerin ilk paragrafındaki betimlemeler bende büyük hayranlık uyandırdı.
Bu derleme çok güzel olmuş kaçırmayın derim…
Köylerin, demir yollarının, gariban köylü insanların, yokluğun, yoksulluğun, müşküllüğün hemen her hikayede kendisini gösterdiği, bir okuyuşta bitirilebilen kısa fakat verdiği haz açısından son derece yeterli olan güzel bir kitap...