"İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar."
Tarihçe-i Hayat - 80
Bilmiyorlar ki düşmanlık yaptıkları Allah'ın kelamının ta kendisidir... Kime düşman olduklarını bilemeyecek kadar gafil ve acınası durumdalar.... Şüphesiz ki Allah, kahhar olandır ve nurunu tamamlayacaktır biiznillah! ☝🏻
Yaz tatilinde elime alıp okumaya başladığım Risale-i Nur Külliyatı'ndan ilk kitap olarak
Sözler eserinde bu eserin sadece lûgat ile anlaşılacak bir eser olmadığını anlayıp, ona muhatap olmak için dua da gerektiğini kavradıktan sonra elime geçen ve okumaya başlayacağım eser
Tarihçe-i Hayat olacaktı. Ve okurken çok heyecanlanıp sürekli hayret
Her gün mütemadiyen ettiğim dualarımdan biri şudur derim ki "Allah'ım bize İslam'ın iç ve dış düşmanlarıyla cihad etme azmi ver.."
sonra birine bir şey söylediğim de tek işiniz reddiye vermek, tek işiniz bölücülük, ayrışmak vs. bunlara üstadımız
Tarihçe-i Hayat eserinde cevap vermişti...
"Bana, “Sen şuna buna niçin sataştın?” diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!"
bir adamın kıymeti, himmeti nisbetindedir. Kimin himmeti milleti ise o kimse, tek başıyla küçük bir millettir.
kimin himmeti yalnız nefsi ise o, insan değil. Çünkü insanın fıtratı medenidir.
(
"Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır."
Cum'a /9
Kuranı Kerim Meali
Bugün küçük hanımefendiler ve beyefendiler ile birlikte en yakın camiye gidip cuma namazımızı eda ettik.
Onlar tatlı tatli koşuştururken Cum'a Suresi zihnimin bir köşesinde yürüdü, aktı ve imamın sesiyle vakfetti. Alışverişi bırakıp gelmiş bir düzine melek gibiydiler adeta. Çıkışta birkaçımizi yakalayan büyükler yanaklarımizi kese kağıdı gibi buruşturup gözlerimizden öpmeyi de ihmal etmediler. Yaşlı bir teyzenin duaları eşliğinde benim de bir göz nuru öpücüğüm oldu. Namazın ardından sessiz bir köşede minik bir okuma saati de ekleyince tadına doyum olmayan nur topu gibi bir gün bizim oldu 🕌
"Allah’ın nuruyla nurlanan bir gönlün semasını hangi bulutlar kaplayabilir?" ⛅
Yeis (ümitsizlik) en dehşetli bir hastalıktır ki âlem-i İslâm'ın kalbine girmiş. İşte o yeistir ki bizi öldürmüş gibi garpta bir iki milyonluk küçük bir devlet, şarkta yirmi milyon Müslümanları kendine hizmetkâr ve vatanlarını müstemleke (sömürge) hükmüne getirmiş. Hem o yeistir ki yüksek ahlâkımızı öldürmüş, menfaat-i umumiyeyi bırakıp menfaat-i şahsiyeye nazarımızı hasrettirmiş. Hem o yeistir ki manevi kuvvetimizi kırmış. İmandan gelen az bir manevi kuvvet ile şarktan garba kadar hüküm sürdüğü halde; o manevi kuvvet meyusiyetle kırıldığı için zalim ecnebiler dört yüz seneden beri üç yüz milyon Müslüman'ı kendilerine esir etmiş. Hattâ bu yeis ile başkasının lâkaytlığını ve füturunu kendi tembelliğine özür zanneder "Neme lâzım!" der "Herkes benim gibi berbattır." diye şehamet-i imaniyeyi (iman yiğitliğini) terk edip hizmet-i İslâmiyeyi yapmaz olmuş. Madem bu derece bu hastalık bize bu zulmü etmiş, bizi öldürüyor; biz de o katilimizden kısasımızı alıp öldüreceğiz.
"Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin îmânını kurtarmak yolunda dünyamı da fedâ ettim, âhiretimi de. Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki nâmına birşey bilmiyorum."
Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!
Tarihçe-i Hayat
***
Herkesin vardır yıldız sarayına değişmeyeceği menzilleri...🥹
***
Ve benim ruhum mütemadiyen arasına fersahlar olan menzillerde dolaşıyor...
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin burada bahsettiği "Doğru İslâmiyet", hiç şüphesiz; Kur'ân ve Sünnet me'hazli olan, hurafât ve İsrailiyâttan muhafaza olmuş bir İslâmiyet'tir.
Risale-i Nur külliyatından ne zaman büyük boy veya küçük boy risalelerden okusam. Aynı vecizli sözler hoşuma gider. Aynı cümleleri nakış nakış zihnime ve gönlüme işlesemde tekrar tekrar okumaktan haz alırım. Ama
Tarihçe-i Hayat kitabında ki geçen paragrafta ise hep kendimi bulurum.
"Bana, “Sen şuna buna niçin sataştın?” diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!" canım üstadım
Bediüzzaman Said Nursî . Ne zaman bu paragrafı okusam bir cihad aşkı gönlüme dolar...♥️🌹