GÜNEŞ SAATİ
Su verdim büyüyen günlere
Açılan sonra kapanan çiçekler,
Yönlerin tarihini araştırdım,
Karları saydım döne döne
Elimle gök memesinden sağdığım,
Bütün yazgıları yeni baştan yazalı
Güneş saatleri.
Ve asıl gücü sevinçlerin
Saymak bulutları rüzgâr gülünde.
Kuzeydir gerdiği yapraklar
Karanfillerle beslenen güneşin.
Ve ayaksız dizeleriyle
Kadınların ve erkeklerin ağaçları
Doğar güne karşı.
Neyi saklıyor ki bunca dirençle
Yalnız o varsa yok demektir,
Çeşitli görüntülerle her yandan
Çevirmiş yalnızlığımızı,
Bir kuş alır gagasında gezdirir
İnsan elinden çıkmış şeylerin saldığı
Şaşkın yabanlığı.
Böceklerin çerden çöpten kurduğu
Sabahı ne çabuk unuttuk
Eski zambağa yağmur yağıyordu,
Demin boyadığı buruşuk
Gökte ay gitmiş gitmiş gitmiş
Yeniden büyümeye günün adadığı
Yıkılmış taçkapı.
Sabahı ne çabuk unuttuk
Sabah ki okunmamış eski yazı,
Ya soldan sağa kelebekle.
Ya kamışla aşağıdan yukarı,
Siliniverirdi çarçabuk.
Uykusuz bir çiçeğin adıdır belki de
El değmezliğinde.
Eski damların tarlası üstünde
Sabahı ne çabuk unuttuk,
Unutmak kuşlardır ölümsüzlüğe
Ve yırtık paçalı korkuluk.
Her şey o kadar eski eski eski
Ve sabah, kuşları uyandıran evliya.
Döner tanrısına.