"Çok okur musun, George?"
"Hayır."
"Okumalısın, okumalısın. Okumak hayatın en büyük zevklerinden biridir, belki de en büyüğüdür."
Heyecandan tüylerimin diken diken olduğu bir kitap eleştirisi ile geldim bu kez de. Son sayfaları çevirirken o kadar zorlandım ki. Evet, zorlandım. Her şeyin açığa çıktığını ve beklemediğim onca şeyin olması beklenmedikti aslında. Daha sakin bir son bekliyordum.
Bir kitaptan istediğiniz her şeyi kat ve kat fazlası ile size sunuyor. Gizem-gerilim, cinayetler, aşk, akıl oyunları, bilmeceler, sırlar, ihanetler... Çok daha fazlası.
Kitabın başlarında sıkıldım aslında çünkü Stevie sürekli bir şeyleri açığa çıkartmaya çalışıyor ve bu sonuçlar o an için bir anlama gelmiyordu. Ben sonuç odaklı ve sabırsız biri olduğum için her şeyin hemen olmasını istiyorum ama başlarda öyle değil. Kurgunun temelinin sağlam olması için yazar ipuçları, detaylar, bilgiler bize bırakıyordu. Ahhh, ben çoğunu kaçırmıştım.
Kitapta çok fazla akıl oyunları vardı. Eğer bu tarz olayları çözmeyi seviyorsanız kesin okuyun.
Kitabın sonları tüm beklentilerimi karşıladı. Allahım güzelliğinden delirebilirim yaa.
Albert Ellingham'a karşı çok kırgınım. En büyük hayranı bendim resmen. Ama adam naptı pislik biri çıktı. Katil o çıksaydı ona bile şaşırmazdım artık.
David olayına gelirsek. Aslında başlarda çok seviyordum ama sonlara doğru ve yaptığı hamleler ile beni soğutmuş olabilir.
Başlarında biraz sıkıldığım için bir puancık kırmış olabilirim ama sonları için yüz üzerinden yüüz.