Bu incelemeye, öncelikle Sokrates'in düşüncelerini ifade ettiği bir alıntı ile başlamak istiyorum:
"Herkes bilir, benim âdetim, biri bir şey söylerken bütün dikkatimle dinlemektir; hele konuşan, bilgili bir kişi olursa, söylediklerinden bilmediklerimi öğrenmek istediğim için, bıkmadan ona bir şeyler sorarım, daha iyi anlayayım diye sözlerini evirir, çevirir, birbirleriyle karşılaştırırım ama karşımdaki bana değersiz bir adam gibi geldiyse, ona bir şey sormam, söylediklerine aldırmam."
Buradan anlaşılacağı üzere, Sokrates kendisini hiçbir zaman bilge biri olarak görmemiştir. Daha çok kendi insanlardan bir şeyler öğrenmek ister gibiydi. Sokrates, bunu yaparken kullandığı yönteme "ebelik" adını vermişti. Çünkü çeşitli sorular yardımıyla, aslında yeni düşüncelerin ortaya çıkmasına yardımcı oluyordu. Kendisi bunu aynı zamanda bir yetenek olarak tanımlıyor:" Yalnız, benim bir tek, eşi bulunmaz yeteneğim var ki, o da beni kurtarıyor. Ben öğrenmekten utanmam, araştırırım, sorarım, sorduklarıma cevap verenlere minnet duyarım. "
Bu kitapta Sokrates'in içinde bulunduğu çeşitli diyaloglara yer verilmiştir. Onunla herhangi bir diyalog halinde olanlar, bildiklerini bile unutacak dereceye gelmişlerdir. Çeşitli sorular yardımıyla, belki ilk düşündüğümüzde bize alakasız gelebilecek konuları bile birbirine bağlamayı başarmıştır. Bence yetenek dediği şey aynı zamanda budur. Sorularını farklı konularda birçok örnek vererek yönelttiği için, anlaması aslında pek zor olmuyor. Felsefe türünde okumalar yapmaya yeni başlamış biri olarak, temel seviyede okunması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum.