Eski hemşire olan, şimdinin çocuk kitaplarının yazarı Piper George, yıllardır yaşadıklarını, hissettiklerini, içindeki özlem ve sevgiyi kaleme alır, yazdığı günlüğün bir gün sahibine ulaşmasını umut ederek. Aslında günlük değil daha çok mektup niteliğinde yazdıkları. Bir de sokağa yeni taşınan yan komşusu Ned var tabi, birbirleriyle çok iyi anlaşan iki komşu. Kendinizi bazen romantik-komedi okurken, bazen de duygusal bir dramın içinde bulabilirsiniz. Ama bu duygusallık aşktan değil. Kitabın vurgulamak istediği iki şey var biri, eğer birine gerçekten aşık olmuşsanız, yanınızda başkaları varken de onun eksikliğini fark etmeniz dahilinde sizin ne hissettiğiniz. Eğer yanınızda başkaları varken de birlikte olduğunuz kişinin, o an orda olmaması size bir şey hissettirmiyorsa, gerçek aşk ya da sevgi değil demektir. Roman Piper'ın yazdığı günlüklerin sonu nereye varacak diye merak ettiriyor insanı, bu yüzden de sayfalar hızlı ilerliyor. Ama öyle bir son var ki, önce tüylerinizin ürpermesine sebep oluyor daha sonra gözyaşlarınızı tutmanın imkanı yok. Piper'in yüreğindeki iyilik ve sevginin, sizi de sarıp sarmalamasına izin verirseniz, severek okuyacağınız bir hikâye olduğunu düşünüyorum.