"Herkes unutmuş beni, unuttu kızım. Unutulmuşum. Ne çabuk!... Kitapçı camekanlarına baktım. Yalnız birinde tek bir kitabım duruyor. Onu da kitapçı orda unutmuş kızım."
Unutulan Adam, büyük bir üne ulaşan başarılı bir doktor. Genç karısı onunla parası için evlenmiş ve onu doktorumuzun asistanıyla aldatıyor. Doktorun kızı evli bir adamdan hamile kalıyor. Kız babasının ününe gölge düşürmemek için gayrimeşru çocuğunu doğmadan yok etmek istiyor ve babasından çocuğunu almasını istiyor. Babası kızının ölüme sebep oluyor kendini ihbar ediyor ve tutuklanıyor. Özetle zamanla toplum tarafından unutulan bir doktorun dramı.
Şöhretin geçiciliği, insanların ve mesleklerin kalıcı olmadığı, her şeyin, herkesin unutulmaya mahkum olduğunu anlatılmış. Normal şartlarda yaşayan her insanın başına geleceğine inanıyorum. Dünya üzerinde milyonlarca hayat son bulmuş çoğu unutulmuş. Bu gerçekle yüzleşmek gerek aslında sandığımız kadar önemli biri değiliz; Necip Fazıl'ın da dediği gibi “Ben de bir insanım, hiçbir fevkalâdeliğim yok. Bir kadere bağlıyım, birtakım zaaflarla doluyum, belki herkesten daha zayıf..” eh bu durumu kabul etmeliyiz kalp kırıklığına gerek yok, sıradan canlılarız işte.
En çok üzüldüğüm kısım doktorun hapisten çıktıktan sonra onu her gün traş eden berberiyle ve ameliyat ettiği hastalarla karşılaşması fakat kimsenin onu tanımaması bir kitapçı rafında bir kitabını görmesi ve o kitabın da kitapçı tarafından orada unutulduğunu düşünmesi ve bunları ölen kızıyla konuşuyormuş gibi söylemesi... Ah! ah!