Çıplak doğan kalbimin
ilk kundağı ninnilerdi.
Ardından kendi kendine
şiir giydi giysi diye.
Bir gömlek gibi
taşıdım sırtımda
okuduğum şiirleri.
Yarım yüzyıl yaşadım böyle
karşılaşana dek o sözsüzlükte.
Sandalye sırtındaki gömleğimden
öğrendim ki bu gece
yıllar boyu
kalbimin ezberlediği
bekleyişimmiş seni..
(...) Sanki sen bir mekana dönüşmüşsün, hatlarında ufuk olmuş. İşte o zaman bir ülkede yaşar gibi yaşıyorum içinde. Sen her yerdesin . Fakat bu ülkede asla seninle yüz yüze gelemiyorum.
.
Şiirler, hikâyelerden ziyade duaya daha yakındır, ancak şiirde dua edilen dilin arkasında kimse yoktur.
Duymak ve kabul etmek zorunda olan dilin kendisidir.
Tüm şiirlerde, sözler bir iletişim aracı olmadan önce bir mevcudiyettir.
.
✍️
Felsefe aslında tam bir hasrettir,
Kendini her yerde evinde hissetme isteğidir.
(s.60) Novalis
-John berger,
Ve Yüzlerimiz, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü.