Her zaman üstünde durduğum bir sanatçı vardır: Proust. Tıknefesin teki. Odası, nemi çeksin diye mantar tabakalarıyla doludur. Odasına kapanır, yatağına kurulur, yazılarını orada yazar. Kimi zaman, iki gün, yerinden kıpırdamadığı olur. Dışarda, kapının önünde de yardımcısı Bayan Cileste’in yüreği, «Mösyö Proust öldü mü, ölmedi mi?» diye (çağrılmadan içeriye girmesi kesinlikle yasaktır) ağzıyla göğüs kafesi arasında mekik dokur.