Bu kitap sadece ilk kısımdan ibaret olsaydı muhtemelen yarım bırakırdım, o kadar agresif yazılmış ki aceleyle ve panikle okudum. Sanki bir yarışta, bitiş çizgisine yetişmem gerekiyormuş ve her şeyi doğru yapmam gerekiyormuş , hata payım yokmuş gibi bir histi. Tanıdık duygular olduğu için hoşlanmadım ama Dostoyevski'nin okuyucuyu bu denli etkilemesi güzel de olsa ben halimden memnun değildim :) Şunu da söylemem lazım bir çok cümlenin altını da çizmekle kalmayıp notlar falan düştüm. Haklı olduğu yerler fazlaydı ama ben 1. ve 2. Kısımların yer değiştirdiğinde daha iyi olacağını düşünenlerdenim..
2. Kısım bana ilk kısımda neden bu kadar agresif, umutsuz biri olduğunu gösterdi. Spoiler olur mu bilmiyorum ama son notundan sonra ilk kısımda ki agresifliğinin yanında çaresizliğini de hissettim. Hatta bir ara öyle bir bağ kurduk ki o anlatırken ben de onunla konuşuyordum, hatta her paragraf belki her cümlenin yanına bir şeyler de yazmış olabilirim, az bişey konuştuk ama o yine kendi bildiğini yaptı tabii.. sanırım kendisi arkadaşım olsaydı, kolundan tutup yaka paça evine götürür " anlat " derdim. Saatlerce anlat , söz yargılamayacağım sadece anlat ve kendine bile bile şu eziyeti yapmayı bırak..
Bunun haricinde bazı şeyler havada kalmış gibi hissettim, tam oturmamış gibi. Muhtemelen bir kaç not daha düşseydi, tam olarak içinde ki durumu anlayabilirdik.