"...önemli olan yönümüzü kaybetmemek."
Yazarı okumak zor lakin, direndiğiniz zaman kazandıklarınız ise olağanüstü hayal gücü...
Gelelim kitabımıza; bir ailenin büyü sonucu yüzyıl süren lanetlenmiş yaşamlarını konu alıyor. Kehanet akraba çocuklarının evlenmesi sonucu başlıyor. Yüzyıl sonra yine akraba evliliği olursa doğan çocuk kuyruklu olacak ve bir fırtına gelerek tüm soyu kurutacaktır. Köyde hiçbir şeyleri olmadan yaşayan aile çok mutludur. Zamanla devlet otoritesi, bilim ve teknolojinin ilerlemesi ile çıkan savaşları da konu alması çok etkileyiciydi.
Kitapta; mikroskop, dünyanın yuvarlak oluşu, saat, tren, tiyatro, simyacılık, deneyler, icatlar, çingeneler, yeni çalgılar, felaketler ve savaşlar var. Aile içi evlilikler, akıllılar, çılgınlar, aynı isimlerden ve farklı karakterlerden oluşan pek çok kahraman da kitabın kurgusunu renklendiriyor.
Kitabın baş kahramanı Ursula, yüzyıldan fazla yaşamını çocukları, torunları ve onların çocukları ile yaşamış bir çınar kadın. Kocasını aşkla seven, otoriteyi elinden bırakmayan, doğru, dürüst, çalışkan ve bir o kadar da zeki... Yüzyıllık hayatında pek çok kayıplar, savaşlar gören bir kadın olmasına rağmen son dakikasına kadar aklını kaybetmeyen yüce bir insan. Empati yaptığımda o kadar uzun yaşamak istemeyeceğimi belki de uzun yıllar bilinçli bir şekilde yaşamın bana ağır geleceğini düşünüyorum.
Sonuç olarak; bir ailenin yaşamı ile Güney Amerika, coğrafi keşifler, devlet otoritesi, din, bilim ve teknolojinin toplum üzerindeki etkilerini hem okuyor hem de çok düşünüyorsunuz.
Yüzyıllık Yalnızlığı çok beğendim. Takdir sizin. Keyifli okumalar dilerim.