bahar
@kitap_guzeli
Lisans
İstanbul
181 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
"Ölecek mi, yoksa sıçrayıp kurtulacak mıyız, kavram ve biçimlerden kendi ölçümüze uygun bir ev mi kuracağız? Yoksa parçalayıcı ve olağanüstü uyumsuzu mu seçeceğiz?"
Can YayınlarıKitabı okudu
"Aradığımız ve hiç var olmadığı için asla yeniden bulamayacağımız nesne ya da insan, arzu ettiğimiz şeydir. Bir başka deyişle, hüsran hissine bulduğumuz ilk yalancı çözümden -yaşamaktan korktuğumuz hüsranı hissetmemize engel olacak ideal bir arzu nesnesi yaratmaktan- asla kurtulamayız."
''insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık''
Okur Takip Önerileri
''Bana sunulanla yetinmedim
Üzüm güneşleri, bulut ağaçları, deniz narları
Doğaya sözler ekledim.
İnsandı, acıydı, sonsuzluk hecesiydi
Dünyayı işaret ettim
Kalp oldum kaderlerine
Biricik yaptım hepsinin ömrünü
Ödülüm ve cezamdı
Geldim, azaldım, gittim yalnızdım...''
Şükrü Abi, ''Bunalıyoruz çocuk, bunalıyoruz/ Biçim veremediğimiz şeylerin biçimini alıyoruz!'' dizesini 80'lerin ikinci yarısında yazmıştı. O dizeler, her şeyin içinin boşaltıldığı, bütün kavramların dümdüz edildiği, hatta kavramların başka olmadık anlamların içine ustalıkla yerleştirildiği, bütün değerlerin alaşağı edildiği 21. yüzyıla nasıl da ışık tutuyor. Günün birinde ülkenin bugünlerinin acınası tarihi yazılacaksa bu dizelerden başlanmalı! Toplumsal linçlerin sosyal medyadan sokağa taştığı bir garip belki de yeni bir ortaçağ döneminin.
*Eren Aysan
Çağdaş bir ozan o. Beslendiği kaynaklar Anadolu'nun binlerce yıllık geleneğinden süzülüyor katman katman. Karac'oğlan'dan Veysel'e kadar pek çok mısrayı ezberden okur, pek çok türküyü ezbere söyler. Ha, öyle çok deyince üç yüz beş yüz filan sanılmasın. Şükrü Abi binlerce türkü bilir. Güzel sesli doğmamayı bir yoksunluk sayar. Ama bilmez ki, billur gibi sesi olsaymış olmadık notasyon tekniklerinin içine dalıp şiiri ihmal edecek,
böyle bizi bazen tarumar eden, olmadık yerlere götüren, içini kuşatan, bir bebek gibi sarıp sarmalayan dizeler yazmayacak.
*Eren Aysan
''sensizlik kocaman bir hiçti
gittin
hiç de
öldü''
Şairin ve şiirin sokakta nöbet tuttuğunu, insanları başkalarının acısına bakmaları için sokağa çağırdığını, binlerce insanın bilimin, sanatın, şiirin çağrısını yanıtsız bırakmadıklarını, özgürlük talepleriyle sokaklara çıktıklarını ben gördüm. Sokaklardan evlere bir bayrak gibi dolaştı şiir:
''Canı cehenneme rahat uyuyanın.''
''Canı cehenneme rahat uyuyanın.''
''Canı cehenneme rahat uyuyanın.''
*Mehmet Özer
Yaşama tutunmak, üretmek, dokunmak, değiştirmek için çabamda iyilik ve umuda inanma ihtiyacı duyduğumda güç aldığım, duygudaşım, yoldaşım. İyiliğe inancım. Dünyaya açılan penceremiz.
''Kuş kanadı yolların olsun'' !
*Zeynep Altıok Akatlı
''Tanımak benim için büyük onur. Okumak, hem büyük keyif hem de öğrenmeye ve çoğalmaya devam ettiğim tanımsız bir deneyim...''
*Fatin Kanat
'Kendisi olmak' bahsinde ilk danışacağımız duraktır Şükrü Erbaş. Yalnızlık, güzelliğin hak ettiği yeri bulamaması, unutmak bahsinin kemiriciliği, sevgisizliğin sokaklara düşen gölgesi, çocuklar yaşarken ölümün ortalıkta utanmadan gezinmesi... Bütün bunlar Şükrü Erbaş şiirinin meselesi olmuştur.
*Şeref Bilsel
''Önüne bakan insan, marş söyleyen binlerce kişiden daha etkileyici gelir bana.''
''Seni unutacak ömrüm kalmadı
Bir soğuk zamanın akşamında
Dönüp yine sana başlıyorum''...
Egosuyla ve dünyayla kavgasından zaferle çıkamayanlar ve canavarlarla savaşırken canavarlaşanlar Şaman olamazlar. Şükrü Erbaş, Şaman geleneğinin çağdaş bir örneği gibidir.
*Şehmus Ay
Yaşamayı kimse bağışlamaz bize
Biz onu ölümün ana rahminden
Aşka dönmüş bir beden arzusuyla
Harf harf yaratarak çeker alırız.
Şükrü yazacakken şükür yazdığımı fark ettim, demek ki dedim bende ve pek çoğumuzda şükür Şükrü Erbaş var duygusunu, yalnızca her kitabıyla değil her dizesiyle de yeniden yaşatıyor.
*Haydar Ergülen