Dünya yeni, sema saf, hava temiz, hayat, ilk defa olarak, asıl gönlünün istediği gibi çiçek açmış, zaman kanat germiş, sanki uçmuyor, bekliyormuş ve o bir mucizeye şahit oluyormuş.
— Kim ki benim yüce kutsiyetime inanmaz
Sudan damıttığım şarabın tadına beleş bakamaz
Mecbur suya talim edip kafayı bulmak isterler
Şarap içenin de dön dolaş su dökmesine akıl erdiremezler.
(…)Belki birilerini sevebilmek için onları haddinden fazla tanıman gerekiyordur, ama birinden kırk üç yıl boyunca nefret etmişsen onu da haddinden fazla tanırsın, madem öyle belki öylesi daha iyidir, belki daha hoştur, çünkü kırk üç seneden sonra artık seni şaşırtamaz, çok memnun edemez ya da çileden çıkaramazlar(…)
“Anlatılmasını istiyor da ondan” diye düşündü “asla görmeyeceği, adlarını asla duymayacağı, onun adını hiç duymamış, yüzünü hiç görmemiş insanlar okusun da Tanrının bu savaşı kaybetmemize neden göz yumduğunu en nihayet öğrensin diye: Tanrının ancak erkeklerimizin kanı, kadınlarımızın gözyaşı pahasına bu iblisle savaşabileceğini ve adıyla soyunu ancak bu şekilde dünya üzerinden silebileceğini öğrensin diye.”
~Ama doktor, ben hasta değilim… Allah rızası için… Size anlattım.
Tekrar gözlerini gözlerime dikti. En katî sesiyle:
~Hastasınız… diye kesip attı. Psikanaliz çıktığından beri hemen herkes az çok hastadır.