Ardımı dönüp ovaya bakıyorum. Beş para etmeyen bunca toprak. Bu uzayıp giden boşluğa baktığında gözü dalıyor insanın. Yalnızca deliklerden başlarını çıkaran, sonra güneşin yakıcı sıcaklığını duyar duymaz bir taşın gölgesine sığınıveren kertenkeleler var ortalıkta. Peki, biz ne halt edelim burada çalışırken? Güneşin alnında kendimize nasıl gölgelik bulalım? Anlamıyorum, neden ekelim diye bize bu kavruk toprağı verdiler?