Kızıl Ejder'de, serinin diğer kitaplarında hiç görmemiş olduğumuz Dolarhyde karakteriyle karşılaşıyoruz.
Bu kez roller tekrar dağıtılmışçasına, Doktor Lecter karakterimiz hapiste iken yeni karakterimiz olan Dollarhyde ön plana çıkıyor. Kendisi Lecter hayranı olmakla beraber; en az onun kadar karmaşık bir çocukluk geçirmiş, tıpkı Lecter gibi yamyamlık eğilimine sahip sıra dışı bir kişilik. Lecter ile mektuplaşmalarında sıkça kendisi ile ne kadar çok ortak nokta taşıdığını vurguluyor. Söz konusu karakterimizin her satırında, ruhsal yabancılaşmanın doruklarını yaşıyor oluşunu çok net sezebiliyorsunuz. Lecter'a sığınırken de aslında bilinçdışı bir çağrıda bulunur. Bu çağrı: Kaybetmiş olduğu benliğini, yapıyor olacağı akıl almaz eylemler ile tekrardan kazanıp kazanamayacağının bir çağrısıdır.
Bütün seriyi düşündüğümde, en çok beğendiğim şey sanırım şu olacaktır: "Kaos yaratmaya ÇALIŞMAK, mistik bir hava yaratmaya ÇALIŞMAK, korku yaratmaya ÇALIŞMAK" gibi kaygılara çok uzak bir seri olmasıdır. Thomas Harris diğer kitaplarda rastladığımız gibi "çalışma" evresinde takılı kalmıyor. Korkutmayı niyetlemekten çok, okuru, kozadan, anlam arayışına itiyor.
Son olarak, bütün seriyi okumayı düşünen okurlara tavsiyem, yayınlanma sırasından ziyade not edeceğim sıraya göre okumalarını yaparlarsa olaylar arasında bağ kurmaları daha kolay bir hale gelecektir.
Okuma sırası:
1- Hannibal Doğuyor
2- Kızıl Ejder
3- Kuzuların Sessizliği
4- Hannibal