Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rabia Koçyiğit

Rabia Koçyiğit
@kocyigitrabiaat
Oyuncu
İstanbul
Şişli, 28 Mart 1997
13 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Doğasının derinlerinde hiç el değmemiş noktalar vardı Beyaz Diş’in
Gri Kunduzdan gelecek bir tatlı söz ya da okşayan elinin bir dokunuşu bu noktalara uzanabilirdi ama Gri Kunduz okşamaz tatlı sözler söylemezdi.Tarzı değildi. O üstünlüğünü zalimce yaşar ve zalimce hükmederdi.Adaleti sopasıyla sağlar kuralları çiğneyeni dayakla cezalandırırdı. Erdemiyse iyilikle değil dayak atmayarak ödüllendirirdi.
Sayfa 127 - CanKitabı okudu
Reklam
Burnunu aya doğru kaldırdı.
Boğazı sert spazmlarla kasılıyordu, açılan ağzından dökülen hüzün dolu haykırışın içinde yalnızlığı, korkusu ve Kiche’ye duyduğu özlemle birlikte hem geçmişteki tüm üzüntüleri ve dertleri hem de gelecekteki sıkıntılar ve tehlikelerle ilgili kaygıları vardı. Uzun, gür sesle ve yaşlı bir kurt ulumasıydı bu beyaz dişin ağzından çıkan ilk ulumaydı..
Sayfa 118 - CanKitabı okudu
Rabia Koçyiğit

Rabia Koçyiğit

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Düşünceler
DüşüncelerOswald Spengler
6.9/10 · 88 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
592 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
62 günde okudu
Sofie'nin Dünyası
Sofie'nin DünyasıJostein Gaarder
8.6/10 · 36,8bin okunma
-Ortada doğal afet filan yok. Hayır ama varoluşsal bir felaket var.Örneğin böğürtlenlere doğru bir bakarsanız ne demek istediğimi hemen anlarsınız. Bütün varoluşumuzun yıkılıp çökmesine karşı sigortalayın mıyız kendimizi. Tıpkı güneşin sönmesine karşı bir şey yapamayacağımız gibi
Sayfa 539 - panKitabı okudu
Reklam
İnsan sigortalanıp kendini güvence altına almak için ne lazımsa yapıyor
Ne yazık ki bu tür felsefi bilgiye karşı hiçbir sigorta işe yaramaz burada sözünü ettiğimiz şey her türlü doğal afetten daha beter bir şey bay mali müşavir bildiğiniz gibi sigortalar bu tür zararları karşılamaz
Sayfa 538 - panKitabı okudu
Gerçi böyle olmadığını anımsar gibi oluyordu
Her şey o kadar basitti ki!Bir kez teslim olmaya gör, gerisi kendiliğinden geliyor.Hani, çok güçlü bir akıntıya karşı yüzmeye çalışırken birden vazgeçip kendini akıntıya bırakırsın ya, öyle bir şeydi işte. Değişen, yalnızca kendi tutumundur; Önceden belirlenmiş olan şey olmuştur, o kadar. Artık neden baş kaldırdığını bile bilemiyordu.
Sayfa 299 - CanKitabı okudu
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
1984
1984George Orwell
8.6/10 · 166,4bin okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ülke olarak çok fazla acıların yaşandığı bir ülkede yaşıyıp bundan etkilenmemek çok zor. Mine Söğütte bu düzensizliğe kayıtsız kalamayanlardan. Suçlunun dışarda suçsuzun içerde olduğu. Düşünce özgürlüğünün olmadığı, kadına şiddetin hatsafhada olduğu çağlarda bunlardan etkilenmemek elde olsa gerek ki Mine Söğütte bu kaostan ta çocukken etkilenmiş. Çocukken kitaplarini okugu berhanginin öldürüldüğü haberini duyduğu ve "annesinin asicaklar çocukları" diye ağlayisini unutamiyor mine söğüt. Yazıları bu arkası kesilmeyen hikayelerden ötürü öfke dolu, düzen sorunun olmasindan geliyor. Deli Kadın Hikayelerine gelirsek. 21 tane deliren kadını konu alıyor. Fakat kadınlara odaklanması kurgusal bir şey.Ordaki deli kadın karakteri sembolik aslında. Toplumsal delilik, sosyolojik delilik kadın üzerinde anlatılıyor. Erkeklere,çocuklara, bütün topluma, eşcinsellere; hem cinsel kimlikleriyle, hem sınıfsal kimlikleriyle bütün toplumu kapsayan bir delilik anlatılıyor. Yaşadığımız ülkenin temel sorunu erk problemi anlatılmış kitabında.Hatmi Çayı hikâyesine gelirsek babasının sevgisini ilgisini isteyen bir kız çocuğu anlatılıyor. Toplumumuzun bozuk baba kız ilişkisini görüyoruz. Baba sevgisizligi onda derin yaralar bırakıyor. Sevgisini gösteremeyen bir baba figüründe rastlıyoruz. Kız çokk kucuk anlarda babasinin onu sevdigini hissediyor sadece. Uyuşturucu bağımlısı bir babanın kızının icler acisi yaşam serüvenini görüyoruz. Yemek yapamıyor evi çekip çeviremiyor diye dayak yiğen bir kız çocuğunun tranvalarina şahit oluyoruz.
Deli Kadın Hikayeleri
Deli Kadın HikayeleriMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20198,9bin okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Özgürlüklerini savunamayanların ödediği bedel ağırdır!
Hayvan Çiftliği Stalin’in başta eşit bir sistem için yola çıkması ve sonuç olarak gene eşitsizlik ve ayrım oluşturmasını anlatması yanında kitap geçmişe ayna tutup bize bugünümüzü gösteriyor.Bilinçlendirilmeyen her millet neye oy verdiğini bilmeden takım tutar gibi oy kullanıyor hâlâ. Kitabın çevirisini yapan Celal Üster “Özgürlüklerini savunamayanların ödediği bedel ağırdır! “ diyor bu tek cümle kitabın verdiği mesajı tam olarak yansıtıyor bize. Özgürlüğümüzü savunmadıkça “Koca Reis sen büyüksün! , koca reis dediyse doğrudur!“ anlayış var oldukça ne yazık ki milletler köleleşmeye devam edecek. “Çok yemek az sayı!” Politikası artık gelmeli.DİKTATÖRLÜK bitmeli!Bize hizmet için var olan yönetime “hizmet etmeleri” gerektiği unutturulmamalı. “Her hayvan eşit olmalı” Boxer tüm ömrünü çalışarak geçirip emekliliğini hayal etmesi sonunda at kasabına gitmesi ve canının 3/5 alkole değer biçilmesi o kadar acı bir senaryoydu ki…. Kitaptaki Boxer karakteri tüm ömrü boyunca uzun saatler çalışan ve emekliliğini bekleyen sonunda gün yüzü göremeden bu dünyadan ayrılın tüm büyüklerimizdi. Herkes suçlu olarak Snowballı gösterdi. Çünkü her zaman başkasını suçlamak kolay, kendinizle yüzleşmek zor. Oysaki tüm bunlara boyun eğen kabullenen tüm çiftlikti yani tüm milletti. Hayvan çiftliği animasyonunda finalde tüm çiftlikteki hayvanların ayaklanması yönetime geçen Napoleonları ‘insana dönüşen domuzları’ indirmesiyle son buldu. Umut ediyorum bizde bir gün tüm Napoleonları indiririz de DİKTATÖRLÜK tarihe karışır diyelim.Eşit
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020247,4bin okunma
Reklam
Dünyanın zaman içinde bir başlangıcı olduğunu söylemek ne kadar anlamlıysa,
Böyle bir başlangıcın olmadığını söylemekte o kadar anlamlı.Akıl bu iki olasılık arasında bir karara varamaz, çünkü ikisinide ‘kavrayamaz’. Dünyanın her zaman varola geldiğini söyleyebiliriz belki; ama başlangıcı olmayan bir şey var olabilir mi? Ya da karşıt görüşü alalım ve diyelim ki, dünya herhangi bir zamanda ortaya çıkmış olmalıdır. Ama o zaman da hiçlikten ortaya çıkmış olması gerekir, yoksa ancak bir durumdan diğerine geçildiğini söylemiş oluruz. Herhangi bir şey yokluktan ya da hiçlikten oluşabilir mi ….?
Sayfa 375 - PanKitabı okudu
Bir olayın nedenlerini sormak aklın bir özelliği
Tutup dünyanın nereden çıktığını sorduğumuzda ve olası yanıtları tartıştığımızda, akıl bir bakıma boşta çalışıyor. Bu durumda alıp ‘işleyeceği’ duyu maddesi yok. Hesaplaşacağı deneyimlere sahip değil akıl. Çünkü sadece küçücük bir parçası olduğumuz büyük gerçekliği hiçbir zaman deneyimlemiş değiliz.
Sayfa 374 - panKitabı okudu
Acıklı bir şarkı tutturdu
Derler ki zaman her şeyi iyi edermiş, Zamanla her şey unutulur gidermiş, Bir de bana sor, o gözyaşları ve kahkahalar , Bugün hala canımı yakar, yüreğimi dağlar!
Sayfa 157 - canKitabı okudu
Pencerenin altında birisi şarkı söylüyordu.
Beyhude bir hayaldi, Nisan güneşi gibi geldi geçti, Bir bakış bir söz aklımı çeldi, Gönlümü çaldı, çekti gitti.
Sayfa 153 - CanKitabı okudu
Ondan yana olduğunu güvenebileceği tek bir insan kalmış mıydı acaba?
Winston sanki deniz dibi ormanlarında öylesine dolaşıyordu, canavarca bir dünyada kaybolmuş gibiydi, ama canavar kendisiydi sanki.Bir başınaydı.Geçmiş yok olup gitmişti, geleceği düşlemek olanaksızdı.
Sayfa 36 - CanKitabı okudu
170 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.