Magritte'in gerçeküstücülüğünde de ressamın görüntüleri, egemen varlığı dolayısıyla bir model ya da köken görünümü edinen herhangi bir şeye "benzemez". Bir şey bir başka şeye benziyor dediğimiz zaman, ikincisinin birinciye var­lıksal (ontolojik) olarak üstün ve ondan daha "gerçek" olduğu­nu kastetmiş oluruz. Yani kopya, varlığını uysallıkla kopya etti­ği şeye dayandırır.
Sayfa 13 - YKY, 23. Baskı
İnsan ve Ahlak | İFA 2
Hayatları boyunca hiç gerçek doğal ortamında bir maymun görmemiş, şehir ve çiftlik hayvanları dışında hayvan tanımayan, ıslah edilmiş bitkiler dışındaki bitki yaşamından bihaber, canlılığın devasa ve mikroskobik boyutlarıyla ilgili tamamen bilgisiz, kitaplardan haberdar oldukları dışında yaşamın zenginliğini deneyimleme şansı bulamamış insanların; "İnsan" ve "Ahlak" hakkında konuşacağı her şey, ortaya atacağı her fikir, eksik ve kusurlu olmaya mahkumdur. Velev ki bu bilgiler köken itibariyle ilahi bir kaynaktan geliyor olsun; bu dünyayı hakkıyla ve zamanının bilgisiyle öğrenmekten uzak duran insanların bu mesajları anlaması muhaldir.
Reklam
En kusursuz Köken, Başlangıç Zamanı, en geniş gerçekliğin, Dünyanın belirdiği an, yani Kozmogoni Zamanıdır. İşte bu nedenle, bir önceki bölümde de gördüğümüz gibi, kozmogoni her türlü "yaratı"ya, her türlü "yapma, imal etme işlemi"ne modellik eder.
Julianus;
Bir insanın mutluluğu kendisinin dışında bir yerde bulmaya çalışması, genellikle zenginlik, soylu köken ve dostların etkisi gibi bahsedilen dışsal unsurların önemli olduğunu düşünmesi saçmadır.
Çünkü vicdanımız, ahlakçıların iddia ettikleri gibi katı bir yargıç değil, köken itibarıyla sosyal kaygıdır ve bundan başka bir şey değildir.
kozmik rahim
Rahim, köken mitlerinin de önemli bir simgesidir. Örneğin dişi kurt bir inde doğum yapar, kadın bir ağaç kovuğunda doğurur. Çocuğun çıktığı dölyatağı hem dişi kurt, hem in, hem kadın, hem ağaç kovuğudur. Karanlık, nemli, koruyucu mağara insanın en eski doğal barınağıdır ve mistik deneyimin yaşandığı bir mekandır. Başka bir açıdan, mağara içdünyadır. Mağaradan çıkış da bu yüzden dışarıya açılma, gün ışığına çıkma, toplumsal hayata katılmadır; başka bir ifadeyle insanın doğumu kendi içinden dışarıya açılmadır. Mağaraya dönüş ise geriye çekilme, "anaya dönüş", dış dünyadan uzaklaşma, nihayetinde ölümdür. Mağara rahim, fakat aynı zamanda mezardır.
Sayfa 297
Reklam
"Aslında, ortak köken olarak aşktan kaynaklanan duygu ve duyumlar, yalın arzu biçiminde olsun, alıntılar ve kuşatıcı felsefeyle entelektüel flörtün daha incelikli biçimlerinde olsun, pek yakın komşuları oldukları ölümle ilgili olanlarla birlikte, insanlığın en yoğun ve en şiddetli hissettiği duygu ve duyumlardır."
Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüklerinde, kimi zaman da daha önceki baskıda doğru olarak verilen sözcük kökeniyle ilgili bilgi, daha sonraki baskılarda yanlış olarak belirtilmiş. Bir örnek: Bilindiği gibi "sosyetik" sözcüğü, Fransızca "société"den örneksenerek Türkçe'de yaratılmış bir sözcüktür... Büyük Larousse: "sosyetik (fr. société'den benzetme yoluyla" (s. 10681) diyerek doğru bir açıklama yapmış. TDK Türkçe Sözlük (1998): "sosyetik Fr. société'den analoji ile" (s. 1329) diyerek Larousse'la aynı kökenbilgisini vermiş. Fakat 2005 baskısında: "sosyetik Fr. sociétique'den" (s. 1797) diyerek Fransızca'da olmayan bir sözcüğü Fransızca gibi göstermiş: Bu yanlışlık yetmiyormuş gibi, ayrıca "asortik"i de "sosyetik"e "anlamdaş" olarak vermiş. 2011 baskısında ise aynı yanlışlığı yinelemiş! (s. 2145) (Bu arada Misalli Büyük Türkçe Sözlük ise "sosyetik" için "sosyetik Fr. sociétique (Türkçe'de kullanılmıştır) (s. 2831) diyerek kendine göre bir köken tanımı yapmış.)
Bosna nasıl müslümanlaştı?
Coğrafi olarak Hırvatistan'la Sırbistan arasında kalan Bosna'da siyasî-toplumsal yapılanma daha "özel" bir seyir izledi. Bosna, 14. yüzyıldan itibaren bağımsız bir Prenslik altında yönetildi. Roma Katolik Kilisesi'nin etki alanında olmasına rağmen, 10. yüzyıldan sonra burada Bulgaristan köken- li, hem Ortodoksluğu ve Katolikliği reddeden Bogomil öğretisine bağlı ayrı bir Bosna Kilisesi oluştu. Böylelikle Bosna feodal güçleri, dinsel-kültürel dünyalarını Sırbistan ve Hırvatistan'dan ayırdılar. Bu "yalıtılmışlığın”, Bosna beylerinin kayda değer bir bölümünün ve köylülüğün çoğunluğunun, ülke 1463'te Osmanlı egemenliğine girdikten sonra Müslümanlaşmasında pay sahibi olduğu düşünülebilir. Sonraki onyıllarda feodal güçler de Islam'a döndüler.
Sayfa 25 - İletişim
Beyaz bir insanın hiçbir zaman köken itibarıyla tabiatın rahminden çıkmadığı, bu nedenden dolayı da beyaz ırk diye bir şeyin söz konusu olmayıp sık sık söyledikleri gibi beyaz tenli her insanın sonradan beyazlaştığı biçimindeki kendi görüşümü de ifade etmek istiyorum.
Reklam
Din, dil, köken gibi değerler, kimseye zorla kabul ettirilemezdi.
Din, dil, köken gibi değerler, kimseye zorla kabul ettirilemezdi.
Doğa bilginlerinin türlerin birbirinden bağımsız olarak yaratılmadığı, aksine tıpkı varyeteler gibi başka türlerden köken aldığı sonucuna varması muhtemeldir.
Test yanlılığı, ölçüm sonuçlarına ölçülmesi amaçlanmayan bir özelliğin karışmasına neden olan bir durumdur. Test puanlarının geçerliğini tehdit eden önemli faktörlerden biridir. Bu durum ölçülen özellik yönünden testi cevaplayan bir grubun doğru yanıtlama olasılığının diğer gruba göre daha az ya da daha çok olmasına neden olmaktadır. Testte bir gruba diğer gruplara göre avantaj ya da dezavantaj sağlayan yanlı maddeler, ölçmenin sistematik hata içerdiğinin bir göstergesidir. Testi yanıtlayanların bulunduğu gruba göre diğer gruplardan farklı özellikleri (cinsiyet, sosyo- ekonomik düzey, etnik köken, anadil farklılığı gibi), test ortalamalarında sistematik bir fark oluşturur. Bu da testin eşitlik ilkesinin bozulmasına neden olur. Dolayısıyla test yanlılığı, testin geçerliğini buna bağlı olarak da güvenirliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu bağlamda eğitim ve psikolojide, yanlılık çalışmalarına yer verilmesi oldukça önemlidir. Yanlılık çalışmaları, ölçme araçlarının geçerliğine ilişkin kanıtlar toplanmasına yardımcı olmaktadır.
Freud, modern kültürün yasağı toplumsal olarak kurmak istediğini, yani ona insani ve rasyonel bir köken vermek istediğini söyler. Freud bu rasyonel temeli savunur, ama gerçek şudur ki, psikanalitik araştırma, insanın, hem genel planda insan soyu açısından hem de kişisel açıdan bu yasağı ancak tutkusal tarzda kabul edebildiğini gösterir; özellikle bu kabul sayesinde de din yasağa yaklaşır. Başka deyişle, dinsel temsilierin bu kadar güçlü olmasının nedeni, felaket ve üzüntü karşısındaki dinsel yanılsama kalkanının, insani durumun duygusal ve bedensel özelliğine daha yakın olmasıdır. Dinin etkisi ve dinden hızla vazgeçmenin güçlüğü buradan kaynaklanır.
Sayfa 96 - İletişim Yayınları, PdfKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.