Musa'nın kanununda bulunan anaya babaya saygı, kimseyi öldürmeyeceksin, zina yapmayacaksın, çalmayacaksın, yalan tanıklık etmeyeceksin, komşunun karısına ve malına göz dikmeyeceksin gibi kurallar Sumer kanununda da aynı. Yalnız Sumer Kanunu daha insancıl; göze göz, dişe diş yok cezalarda. Ne yazık ki, Sumer kanunlarının yazılı olduğu tabletler çok kırıklı, belki de toprak altından daha çıkarılamayanlar da var. Bu yüzden tam karşılaştırma yapılamıyor. Buna karşın daha sonra Samiler tarafından yapılan kanunların, Sumer kanunlarına dayandığı kuşku götürmez. Buna açık bir örnek olarak, İbrahim Peygamber'in karısı ile cariyesi arasındaki olayı gösterebiliriz. Sumer kanununa göre kısır bir kadının kocasına verdiği cariyesi çocuk doğurunca, hanımına karşı büyüklük taslayamaz, öyle yapmaya kalkarsa cezalandırılır. Tevrat ve Kur'an'da yazıldığına göre İbrahim Peygamber'in kısır olan karısı Sara, cariyesi Hacer'i çocuk yapmak üzere kocasına veriyor. Cariye, çocuk doğurup kendisini üstün görmeye başlayınca, oğlu İsmail ile çöle götürülüp atılıyor kocası tarafından.
Sayfa 19 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
'Kıvanç.....'
'Hı?'
'Kıvanç'
'Efendim?'
'Noldu güzelim?'
'Evlensene benimle.Yani... Evlenek mi?
Sayfa 343Kitabı okudu
'Artık kokunu alamayacak olmam ne kötü'
Sayfa 346Kitabı okudu
'Ameliyat onu bana geri verecek mi?'
Sayfa 388Kitabı okudu
RAGIP - 3
Düzlemesine giden sokağın sonunda yolun ikiye ayrıldığı yerde
Koca çınarların arasında hapsolmuş aile apartmanında yaşı 20ye yakın genç bir kız var
Bu genç kızın sabahtan başlayıp akşamın bir körüne kadar süren sade gülüşü
İki dudağının ardına saklanan sır, salya ile tatlı tatlı dökülüyordu Ragıp'ın kül tablasına
O esnada o gülüşü seyrederken
Ve elbette kimse kendisinde olmayanı başkasına veremiyor...
Hiç kimse kendinde olmayanı,başkasına veremez.
Sevilmemiş bir adam sevmeyi başaramaz,beceremez.
Görmemiş ki,babadan almamış ki onu,nasıl çocuğuna
onu aktaracak.Öfke var,kin var,nefret var.Nasıl çocuğunu
sevecek?
Mesela dikkat edin, yaşlılardaki en büyük problemlerden bir
tanesi,ben de bir yaşlıyım artık!Bizim yaş grubundaki akranlarımız
kendilerimizin zor elde ettiğimiz şeyleri başkalarının ,burada başka,çocuklar falan,filan torunlara kadar gider bu.Kolay elde etmelerinden rahatsız
olurlar.Hayatı boyunca bir arabası olsun istemiş adam 50 yaşında 60 yaşında
anca almış.Torun veya komşunun oğlu,18 yaşında arabaya bindimi; burada
adaletsizlik algılıyor.O yüzden,kendi elde ettiklerini çocuklarında aynı
zorluklarla elde etmesini gerektiğini düşünüyor.Bu sorunun bir yanı daha ,
daha büyük bir hata,Ben çok çektim sen hiç çekme diye oğlana veya kıza biraz daha fazla para kazanılmışsa bunlara yağdırmak ve o çocukları perişan etmenin en kestirme yoludur bu.
Tanrı asla tekrar etmez. Fakat sana her zaman için başka birisi olman öğretildi. "Başka birisi ol; komşunun oğlu… Komşunun oğlu gibi ol. Bak ne kadar zeki. Bak... Şu kız ne kadar zarif şekilde yürüyor. Böyle ol!" sana her zaman başka birisi gibi olman öğretilmiştir. Hiç kimse sana kendin ol ve varlığına saygı duy, o Tanrı’nın bir armağanıdır dememiştir.
Ölümü arayarak geçti
Bunca yılım.
Kötü annem
Beni komşunun oğlu kadar seven,
Yok olan babamdı belki
Ölüm tutkumu pekiştiren.
Sayfa 154 - Kırmızı kediKitabı okudu
51 syf.
10/10 puan verdi
Eveet istedim yazmak istedim çünkü benim için anlamı çok ayrı olacak..Kitabın ilk sayfasında Ernest Hemingway'in 
Kilimanjaro'nun Karları eserinden "Kilimanjaro 6500 metre yükseklikte karlı bir dağdır." paragrafı yer alıyor..Bunun anlamı; 1982 de yerleşik ama yabancı ruhunu bir türlü bi yere sığdıramayıp,denizle haşır neşir olan kendini, karlı dağlar arasına yani Bingöl'e atışıdır...Elli küsürlük bi şiir kitabında kitlendim kaldım resmen.Kitabı elime aldığımdan beri inceliyorum bu harika ruhu ve okudukça hüzün çöküyor kalbime..Biz ne değerler kaybetmişiz ne harikaları bitirmişiz..Bu dünya elinde rahat görmemiş,yerini bulamamış Metin Altıok..Bir Gün Ölürüm şiirinde bi yer var ki zaten insan-ı kahrediyor "Kötü annem,beni komşunun oğlu kadar seven" diye daha hayata gelirken en özünden almış darbeyi ne denir ki?
Metin Altıok bilinmeli daha fazla bilinmeli,ve daha fazla anlaşılmalı...
Son olarak beni okumaya teşvik eden değerli arkadaşıma sonsuz teşekkürümü eder,herkese keyifli okumalar dilerim..
"Bir gün de bizim kentin parkında tanıdığım Dada adlı bir çocuk, annesine onun ağzından bir mektup yazmam için öyle yalvarmıştı ki; dayanamamış, hemen babamın dükkânına gidip yumuşak kili ve kamışı alarak parka gelmiştim.Çocuk, babamın yanında yazdırmak istemiyordu, ben de ne yazdıracak diye meraklanmış- tım. Parkın tenha bir köşesine oturduk; o söyledi, ben yazdım. O mektubu ömrüm boyunca unutamadım.
Meğer çocuğun annesi de Nippur'da oturuyormuş. Onun yüzüne karşı istediğini söylemeye çekindiği için, mektupla içini dökmeye karar vermiş:
"Bizim evde yığınla yün ve iplik var, yine de bana yılda bir kez elbise yapıyorsun. Komşunun oğlu evlatlık olduğu halde annesi ona hiç durmadan yeni giysiler dikiyor. Sen de bana yap ve sevindir beni" diye yazdık. Daha sonra çocuğu görünce ilk işim, mektubun iyi sonuç verip vermediğini sormak oldu. O da bana üzerindekini göstererek, "İşte sonucu, güzel mi?" dedi. Hatırladığıma göre etekleri kat kat saçaklı, oldukça gösterişli bir giysi vardı üzerinde.
Sayfa 39 - Geçmişten beri çocuk çocuktur.<3Kitabı yarım bıraktı
Değişik diyebileceğim bir kitap olmuş yazarımız 
Hüseyin Öztürk ilk ve tek kitabı olarak görünüyor umarım ilerde yine yazılarına devam eder.
İncelememize şöyle başlamak istiyorum. Kitabın biçimsel yönü olarak, küçük küçük atıştırmalık gibi altında tarihler olan paragraflar halinde kitabın yüzde 75'lik kısmı sonrasında kısa öykülerle devam ediyor.
Baştan ön yargıyla baktım kitaba iyi olmayacağını düşünerek fakat gayet başarılı olmuş o küçük paragraf yazılar gayet ilgi çeken şeylerle dolu.
Öyküler;
Komşunun oğlu
Gam yükü
Ense
Ara
Ağustos böceği ertesi kış başlarken
Çerezlik kitaplarım arasında güzel bir yerde yerini almış bulunuyor.
Herkese iyi okumalar...
Herkesin seveceği ve tekrar okuyacağı bir kitap. Hemen bitiyor sadece vaktim olmadığı için erkenden bitirsemde paylaşamadım. Ayrıca çok da komik yerler var. Ergenlik, dostluk, aşk konulu bir kitap. Sevdim ve çok 18+ sahneler yoktu yanlış hatırlamıyorsam 2-3 kere çıkmıştı yani azdı. Bu tarz şeylerden okumak istemeyenler okuyabilir. Komikliklerle dolu eğlenceli bir kitap gerçekten çookk beğendim. Tek kelimeyle harika. 
Ayçöreği kadar güzel bir kitaptı. Bu tarz kitapları daha çok seviyorum galiba..
Akıcı gidiyordu ama devamında ne olduğunu merak ettim açıkçası keşke 2. Bir kitabı olsa...
Acaba 
Zehra Cansız devam kitabı yazar mııı? Aslında çok isterdim 2. Bir kitabının olmasını sizlerde okuyunca eminim böyle dersiniz.
