Eş'arî'ler ve Mu'tezile, yaratılmışlarda bir zayıflık, bir güçsüzlük ve kendisine merhamet duyulan kişi dolayısıyla acı duyma anlamlarını taşıdığı iddiasıyla rahmet sıfatını kabul etmezler.
Ancak bu cehaletin en kötüsüdür.
Çünkü rahmet, güçlüler tarafından zayıflara karşı beslenir. Hiçbir şekilde zayıflığı ve güçsüzlüğü gerektirmez.
Fikrim alınmaksızın giydim ömür giysisini,
Çeşitli düşünceler arasında şaşırıp kaldım.
Bana rağmen çıkarıp atacağım onu
Ve bilmiyorum niçin geldiğimi, nereye kaçacağımı.
Kaza'nın künhünü kavramak ile yitirdim ömrümü,
Ve gizlilikler üzerindeki perdeyi aralamakla.
Fakat sırlarını bulamadığım gibi, ömrüm de geçti;
Ve duydum yok oluşun yaklaştığını.
< Ömer Hayyam >
İnsanın yaşadığı başı ve sonu belirsiz bu kör karanlık hayata değer vermeye ve onunla uğraşmaya hacet yoktur, hayat buna değmez. Bu nedenle bizi hiçbir sonuca götürmeyecek bir şeyi anlamaya çalışmanın lüzumu yoktur.
"Dün zaten gitti; yarına çıkıp çıkamayacağımı da bilmiyorum. Öyleyse, durup dururken ne diye boş yere üzüleyim? Kaldı ki, üzülmem neyi değiştirir ve neye yarar?"
Kervanlar yolunu kaybetti,
bekleme artık,
gelmeyecekler.
O sarkan ipi kurtuluşun sandın,
gökyüzü sandın,
ay sandın,
ama ilmek olup boynuna dolandı,
ne hazin...
Geçtiğin yollarda izin kalmadı.
İnsan, her şeye geç kalandır.
Sütannenin ahlakı ve sağlığı çok önemlidir.
Bebeğin kimin sütünü içtiği çok önemlidir çünkü sütannenin sıfatları bebeğe geçer.
O yüzden çok dikkatli olunmalıdır.
Şimdi sütanneliğin son çare olması gerekir.