Enerjim seni uyandırmıyorsa,
Sana uygun değilim.
Eğer ruhum sana ilham vermiyorsa,
Aramızdaki bağlantıyı daha fazla zorlama.
Eğer zekam seni düşündürmüyorsa,
Benimle sohbetin anlamı yok.
Eğer tutkum seni harekete geçirmiyorsa,
O zaman yönünü değiştirmek daha iyi olur.
Eğer aşkım kalbini açmazsa,
Merak etme başka bir aşk açacaktır.
Git ve varlığını titreten kişiyi bul.
Arkana bakmak için bile durma.
Hayat dediğimiz şey nedir ki gerçekten? Başı hüzün sonu hüzün bir köprü. Bizler sadece o köprüden geçmeye çalışıyoruz. Düşmemeye çalışıyoruz ama düşeceğimizi de biliyoruz içten içe. Şöyle düşündükçe; mutluluk denen kavramın, anlık umut, anlık memnuniyet olduğu sonucuna varıyorum. Her zaman bir telaş, her zaman birşeylere yetişme çabası. Cidden karmaşadan başka nedir ki hayat? Hiçbir anlamı olmadığını da kavradığımız an; işte o zaman daha fazla boşluklar, cevabı olmayan sorular, sorgulamalarla doluyor benliğimiz. Gelişigüzel şeylerde mutluluk bulduğumuzu sanarak bir nevi de olsa tahammül edebiliyoruz belki de hayatın anlamsızlığına, bu anlamsızlığın altında yatan bariz hiçliğe. Düşünceler, düşünceler...Sonu dipsiz bir kuyu..önü uçurum, arkası ise üzerine üzerine gelen bir karabasan...
İskender Pala'nın kalemi gerçekten çok iyi bunu ikinci kitabını okurken de emin oldum çok sürükleyici yazıyor ve sürekli okutturuyor.
İskender Dostoyevski dersem beni topa tutmazsınız umarım :)
Ben sıkıldığında, yalnız hissettiğinde ya da libidon yükseldiğinde oynayabileceğin bir oyuncak değilim. Ben erkeğin filmin sonunda öylece elde ettiği kadın değilim. Ben bir fanteziden ibaret değilim. Eğer beni istiyorsan, beni kazanman gerekir. O zamana kadar, seninle bir işim yok.