Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

e

Estetik

Bir şeyin güzel olup olmadığını belirlemek neyin güzel neyin çekin olduğunu söylemekten ziyade, neden güzel veya neden çirkin olduğunu belirlemek ile ilgilidir.
Sayfa 49
Güzellik, hesap ve kitap sordurmadan, yakalayıcı, zapt ve fethedicidir!..
Sayfa 26 - Necip Fazıl KısakürekKitabı okudu
Reklam
..insanları en çok etkileyen şey güzelliktir.
Maya zigguratlarının dört tarafının da merdiven olması nasıl saçma bir düşünceye dayanıyor bilir misiniz; vahşi ormanda yılandan korkan Mayalar bu sürüngeni kutsallaştırıyor ve günün her saatinde, güneş nerede olursa olsun yere yılan gölgesi düşmesi için piramidi bu şekilde yapıyor. Sonuç ne? Saçmasapan bir inançtan doğan müthiş bir estetik.
Sayfa 54 - Doğan KitapKitabı okudu
Estetik temaşa ve deha
Estetik alanda dâhinin entelektüel yoldan ulaştığı merhaleye azket (zâhit, uzletteki ermiş) etik yoldan erişir: "Bizzat kendi tabiatına karşı nice şiddetli mücadeleler vermiş ve nihayet kendini tümden aşmış insan, artık yalnız saf bilen bir varlıktır; tabiatın lekesiz bir aynasıdır ondan geri kalan... Bundan böyle şimdi o, bir zamanlar duygularını harekete geçiren ve ona acılar çektiren ve fakat şimdi ise son bulmuş bir oyundan sonra şah figürleri gibi pek önemsiz bir şekilde öylece önünde duran; yahut faşing gecesi görüntüleriyle bizleri huzursuz edip, korkuturken şimdi sabahleyin işte şurada atılmış maskeler misali duran dünyanın hayalet görüntülerine dönüp sakince ve gülümseyerek bakar."
Sayfa 179Kitabı okudu
Estetik temaşa ve deha
...dehâ ile normal insan arasındaki fark... : İradeden tecrit edilen zekâ eşyayı olduğu gibi görür. Dâhi önümüze her şeyi barizleştiren bir ayna koyar. Düşünce, güneşin bulutları aydınlattığı gibi, ihtirasları aydınlatır. Ve eşyanın hakikatini ortaya koyar. Dehâ uzağı gördüğü için yakındakinin farkında olmaz. Dehâ ihtiyatsızdır. Ve acayiptir. Gözleri yıldızlara bakarken ayakları taşlara çarpar. Dehânın beceriksizliği bundan ileri gelir. O umumi, ebedi ve temel hakikatleri arar. Hâlbuki orta adamlar kendi zamanlarını ve şahsiyatı düşünürler. Buna göre bir insan fikirce züğürt ve adi olduğu nispette sosyaldir. Dâhi adam ise topluluktan başka yerlerde de tatmin bulur. Toplantılara ihtiyacı yoktur. Bütün güzelliklerin verdiği zevk, sanatın verdiği teselli, sanatkârın heyecanı onun karma karışık bir kalabalık içinde yalnız kalabilmesinin mükâfatıdır. Ama bunun neticesi inzivaya düşmek ve bazen da cinnete duçar olmaktır. Çok gelişmiş bir hassasiyet tasavvur kabiliyeti ve intüisyon kadar ıstıraplar da doğurur. Arsito diyor ki : «Felsefede, siyasette, şiirde, güzel sanatlarda temayüz etmiş bütün insanlar melânkolik bir mizaca sahiptirler».
Sayfa 178Kitabı okudu
Reklam
Estetik temaşa ve deha
"Ne zamandır düşünüyorum da, öyle geliyor ki bana, tedirgin olmadan bir insanın dayanabileceği gürültü miktarı, zihin yeteneğiyle ters orantılıdır ve zihin yeteneğini ölçmek için güzel bir ölçü olabilir... Gürültü bütün okuyan aydın kişiler için bir işkencedir; elle, çekiçle vurmak, eşyayı öteberiye atmak gibi sık rastlanan şeyler, ömrüm boyunca her gün çektiğim bir işkence olmuştur."
Sayfa 177Kitabı okudu
Ben yine de kendi hazlarımı insanoğlunun ittifakla verdiği hükümlerden önemsiz görmeyeceğim... Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez.
260 syf.
·
Puan vermedi
Aşk Estetiği Bir milletin sanat anlayışı, bunun temelinde yatan hayat görüşü kitapta en güzel şekliyle anlatılmakta. Edebiyat, mimarî, mûsikî ve süsleme sanatları ile uğraşan Müslüman sanatkârın eserini nasıl bir bakış açısıyla meydana getirdiği kitap bittikten sonra zihninizde cevap buluyor. Öyle ki İslâm medeniyeti, sanatkâra inandığı hayat görüşüyle eserler meydana getirmesini sağlamıştır. Şair, mimar, mûsikîşinas vb. eserlerini farklı yollardan meydana getirse de verilmek istenen mesaj çoğunda aynıdır: Aşk. Bu aşk, bir medeniyetin düşünce dünyasına, yaşamına etki eden tasavvuftan ayrı düşünülemez. Sanatkâr eserinde tevhide ulaşmak ister. Bunu da geleneğin getirdiği kurallar çerçevesinde yapar. Kurallar ve yasaklar sanatçıyı bir çıkmaza sürüklemiş gibi görünse de sanatçı bu kurallar ve yasaklar çerçevesinde eserini güzelleştirmeyi başarabilmiş vermek istediği mesajı verebilmiştir. Ayvazoğlu, tasvir yasağı, stilizasyon ve soyutlama gibi kavramları ele alarak, eski edebiyat için sürekli tekrarlanan eleştirilere de cevap vermiş oluyor. Bir alıntı ile incelemeyi bitirelim: “ Klasik edebiyatın hep aynı imgelerle üretilen bir tekrar edebiyatı olduğu, Tanzimat’tan sonra seslendirilmeye başlanan, Cumhuriyet döneminde ise Osmanlı’yı her alanda olduğu gibi edebiyatta da hafızalardan silmeyi hedefleyen ve zamanla kullanışlı bir “peşin hüküm” haline gelen bir “ezber”dir. “
Aşk Estetiği
Aşk EstetiğiBeşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 2013484 okunma
71 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.