Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Enâniyet; benlik, her şeyi kendi benliğine dayandırmak demek. Arapça ene “ben” kökünden gelen sözcük enayi ile akraba. Birbirine bu kadar uzak görünen iki sözcüğün bu kadar yakın olması... Herhalde hep “ben” demek de bir tür enayilik olsa gerek.
Mürüvvet; Arapça “bey, adam” anlamına gelen "mar" kelimesinden türemiştir. Erkeklik, soyluluk, erdemli davranış demektir. Fakat sözcük Türkçeye iyilik, fazilet ve ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili hayırlı işlerini görmekten ötürü duydukları sevinç anlamıyla geçmiştir.
Reklam
Yâd; anmak, hatırlamak demektir. Farsça sözcük, lades ile akraba. Lades de aklımda anlamına geliyor. Bir de Türkçe yad var, yabancı demek. Hala yâd ediliyorsan eğer, bil ki yad elden değilsin, zira ne demiş şair: "Anımsamak bir tür buluşmadır..."
Mükellef
"Bilmek ile mükellef olmak arasında sıkı bir bağ vardır," derler. Mükellef, sorumlu olmak demektir. Arapçadan dilimize giren sözcük, teklif ve külfet ile aynı kökten geliyor. Bilmemek büyük mutluluktur, zira bildikçe artar sorumluluğun.
Sayfa 136 - Profil Kitap
Mesele kelimelere bir dilde köken aramak ise malzeme Türkçe olduğunda hiçbir sıkıntı kalmıyor. Sihirli kılıcın adı Excalibur, Kafkaslardaki demirci bir Sarmat kabilesi olarak kaydedilen Kalybların adıyla bağlanır.305 Bunu şimdiki kılavuz kelimemizin Eski Türkçe biçimi kolavur/kalavur ile ilişkilendirmek yerinde olabilir. Kılavuz biçimi kayıtlarda hep rehber anlamı ile karşımıza çıksa da Bulgar ve Avar dönemi kayıtlarında rastladığımız eski biçimi olan kolavur karşımızda yönetici unvanı olarak beliriyor.307
Sayfa 197 - KriptoKitabı okudu
Mücâdele; bir şeyin üstesinden gelmek için yılmadan, bıkmadan uğraşmak, didinmek demektir. Arapça cedel "tartışmak"tan geliyor. Mücadele direnmektir. Bazen bir kişiye bazen bir orduya.
Reklam
Arthur'un babası Pendragon'un ismini Ban-Tarkan olarak açıklarlar. İlk kelimede 'yaygın Doğu Avrupa kelimesi' pan'ı, ikincisinde ise Türkçe üzerinden alınmış eski Anadolu kelimesi Tarkan'ı görürler. Bağlantı gerçekten ilginç ama pan kelimesi yaygın olmayıp Lehçeye münhasırdır; 'bay, bey' anlamına gelip, nihayetinde Avar dönemine gider. Bunun ban biçimi ise Romen, Boşnak ve Hırvat bölgelerinde, ayrıca Macar ve Bulgar dillerinde görülür. O da aynı kaynağa, nihayetinde Türkçe bayan'a gider.
Sayfa 196 - KriptoKitabı okudu
176 syf.
8/10 puan verdi
Sözün başladığı yer
333 Kelimenin macerasını anlatan bu güzel eserin okunmasınk tavsiye ederim. Köken bilimine ilginiz varsa kaçırmayın bence. Yoksa nereden bilebiliriz ki "bedava" kelimesinin rüzgarın getirdiği demek olduğunu
Sözün Başladığı Yer
Sözün Başladığı YerErhan İdiz · Profil Kitap · 2021434 okunma
BİRAZ ETİMOLOJİ?
PAHALI: "Paha" kelimesi Farsçadan dilimize geçmiştir ve manası "değer, fiyat" tır. Pahalı kelimesi de fiyatlı, değeri yüksek anlamında dilimizde kullanılır. "Ateş pahası" deyiminin hikayesini de aşağıya bıraktım merak edenler için :) Kanuni Sultan Süleyman, adamlarıyla avlanmaya çıkmış. İstanbul çevresinde avlanırken oldukça uzaklaşmışlar. Hava birden bozmuş ve çok şiddetli bir yağmura tutulmuşlar. Islanmış ve üşümüş olarak bir kömürcü kulübesine sığınmışlar. Her ne kadar kendilerini tanıtmak istemeseler de kömürcü, işi hemen anlamış ve oradakilere hemen bol ateş yakmış, ısıtmış, sıcak bir şeyler ikram etmiş. Gidecekleri sırada Sultan Süleyman, kömürcüye ateş yaktığından dolayı kaç para borçlar olduğunu sormuş. O da ” Bin altın” demiş. Parayı çok fazla bulan vezirinin, “Bu ateşin ücreti çok pahalı.” demesi üzerine Padişah, “Bu ateş değdi, pahasını da verin.” deyince bu deyimi, “Ateş pahası” olarak dilimize yadigar kalmıştır.
Sahip olduğu yetenekleri bir yana itip çocuğu yetenekli olmadığı bir alanda eğitmeye çalışmak, onu başarısızlığa ve mutsuzluğa mahkûm etmek demektir.
914 öğeden 551 ile 560 arasındakiler gösteriliyor.