Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Gülüm Bir Adamın Düşü
"Görüyorsunuz ya, benim için hiçbir şeyin önemi olmasa da, hislerim ölmemişti, acı hissedebiliyorum."
"Neden insanları sevmiyordum, neden nefret ediyordum onlardan, neden bağışlayamıyordum onları? Onlara duyduğum sevgide bir hüzün vardı: neden..."
"Kötülüğün insanlara özgü doğal bir güzellik olduğuna inanmak
Atası ne olursa insan ona dönüşür, elbet böyle olur. Mahmut'un babası denizci, annesi denizci çocuğuydu. Elbette o da denizci olacaktı. Ama babası olmamasını istiyor, bu sevdasına karşı çıkıyordu. Diretti Mahmut, hayalleri, deneyimlerden daha baskın çıktı gözünde. Bir zaman ustasının yanında, karada öğrendi denizciliği. Yıllar sonra babası yine ve yine karşı çıkarken, kendini masmaviliğe attı. Gün geldi, vazgeçmek zorunda kaldı. Ama yine de, öz özü her şekilde çağırır. O da özüne, eski ve ilk aşkına geri döndü.
Burada ikilemle karşılaşıyoruz, acaba en doğrusunu mu yapmıştı Mahmut? Karısını, topraklarını, sermayesini terk edip denize çekilmesi doğru muydu, değil miydi? Doğruydu, çünkü önünde sonunda geldiği yere geri dönerdi insan. Doğru değildi, çünkü sorumlulukları ve 2 kişilik de olsa bir ailesi vardı. Hangisi peki, hangisiydi cevabı? Bana sorarsanız tabii ki doğru değildi, ne de olsa bir karısı, sorumluluğu ve rolü vardı hayatında. Ama Mahmut'a bakarsak bu onun için büyük bir sevdaydı. Hayatı boyunca bunun için çalışmış, dininmişti. Fakat hayat farklıdır. Bazen, istemesek de çabaladığımız işlerden vazgeçmeliyiz. Yoksa sonumuz, ikilemle kalacaktır. İkilem de ruhu vesveseler. Ruh vesveselenirse ortada ne çabalanacak iş kalır, ne de çabalayacak kişi.
İsmi sebebiyle sadece kadınların okuması gerektigi düşüncesi yaratıyor fakat herkesin okuyabileceği bir kitap
Çok katıldığım yerleri olmakla beraber keisnlikle düşüncemle uyuşmayan şeyler de bir o kadar var...
Katıldığım yerler çoğunlukta olduğu için onları saymak daha zor olacak o yüzden bir kaç katilmadigim yere değineyim;
Sayfa 77 de Jung: "İnsanlar bilinclendikçe tanrının da daha bilinçli hale geldiğini söylemişti yani
Yaratıcının ve yaratılanın ikisinin de evrim halinde olduğunu, birinin bilincinin diğerini etkilediğini öne sürüyordu.(?) Bir insanın, arketipin ardındaki kuvveti etkileyebilmesi dikkate değer bir düşüncedir Fakat bence kesinlikle imkansızdır. Yaratıcının (haşa)evrim halinde olmasi akıl dışı bir düşüncedir.
Şuna da katılmıyorum:fazla iyi anneyle çok uzun süre bir arada kalırsak, hayatlarımız ve dışavurum yeteneklerimiz birer gölgeye döner ve güçlenmek yerine yetersizleşiriz demiş fakat bence insanın fazla iyi bir anneyle yaşaması yeteneklerimizi dışa vurumda daha cesurca olur ve güçleniriz, yıkılmak zorlaşır...
Dili biraz ağır ama korkulacak derecede değil gayet de bir kitapseverin rahatlikla anlayabileceği şekilde.
Yine de kadınları, erkekleri, kültürü, toplumu, bunların birbirleriyle ilişkilerini... Hepsine yer vermiş okunması gereken kitaplardan.
647 syf.
·
Puan vermedi
Seriye başlamadan önce baş karakterin Rhys olduğunu biliyordum ama ilk kitapta erkek karakter olarak Tamlini okuyunca afallamıştım ilk kitabın sonunda Tamlin ve Feyre benim için gayet iyilerdi o yüzden baş karakterin değişmesinden çekiniyordum okurken sevemiyeceğimi düşünmüştüm ama kitaba başladığımda Tamlinden soğudum gerçekten ve Rhys i okumak çok keyifliydi karakteri çok sevdim baktığımda neden ilk kitapta Tamlini okuduk diye düşünmüştüm ama onun yerine Feyrenin yaşadıkları ve Rhys ten önceki ilişkisi şeklinde okuduğumuzu anladım kitabı büyük keyifle okudum son 200 sayfa yine su gibi geçti çok iyiydi
540 syf.
·
Puan vermedi
Serinin ilk kitabı ve fantastik olduğu için ilk kitapta evreni tanıyoruz periler saraylar benim çok hoşuma gitti başlarda yavaş ilerlesede evreni tanıdıkça akıyor özellikle son 200 sayfa nadıl okuduğumu bilmiyorum çok başarılıydı büyük keyifli okudum fantastik okurların şans vermesi gereken bi kitap olduğunu düşünüyorum
624 syf.
·
Puan vermedi
Kardelen ve Lavin iki yakın arkadaştır bir gün gittikleri barda birinin Kardelene yüksek doz uyuşturucu enjekte etmesiyle hayatını kaybeder . bunun üzerine kardelenin abisi Kartal ve Lavin bunu kimin yaptığının peşine düşmeye başlarlar ikisinin katili bulma sürecinde yaşadıkları ve ilişkilerini konu alıyor kitap.Kitapta en çok beğendiğim şey duygu aktarımı oldu kartalın kardelene olan özlemi bana çok geçti iki kardeşin arasında geçenler abi kardeş ilişkisi çok güzel işlenmiş bu açıdan güzeldi ikinci kitabını merak ediyorum yer yer betimlemelerin fazlalığından akıcılığını kaybetsede keyifle okudum
Öncelikle kitaba tek kelimeyle bayıldım ve gözlerim dolarak okudum Biraz konusundan bahsedip, okurken hissettiklerime devam edeceğim
Kitap, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali altındaki Fransa'da yaşayan iki kız kardeşin hikayesini etkileyici bir şekilde anlatmış. Savaşın ve işgalin yıkıcı etkilerini derinlemesine işleyerek, insan ruhunun direncini ve sevginin gücünü vurgulamış. Romanın merkezinde iki kız kardeş, Vianne ve Isabelle, yer alıyor. Vianne, sakin bir kasabada kocası cephedeyken küçük kızıyla hayatta kalma mücadelesi verirken, Isabelle ise direnişe katılarak tehlikeli bir yolculuğa atılıyor. Bu iki farklı kişiliğe sahip karakterler, savaşın zorluklarına ve acılarına farklı tepkiler verirler; Vianne daha temkinli ve korumacı bir rol üstlenirken, Isabelle cesur ve isyankar bir duruş sergiliyor. Bu karşıtlık, karakterlerin derinlikli ve çok boyutlu olarak sunulmasını sağlamış.
Kristin Hannah’ın akıcı ve duygusal anlatımı, kitabı sadece bir savaş hikayesi olmaktan çıkarıp, okuyucunun kalbine dokunan bir hikaye haline getirmiş. Yazar duygusal derinlikleri okuyucuya o kadar iyi aktarmış ki bazen nefes alamadığımı hissettim. Vianne ve Isabelle’in yaşadıkları, kendim yaşıyormuş gibi boğazımda bir düğüm oluşturdu. Hem tarihsel kurgu meraklılarını hem de duygusal derinlik arayan okuyucuları memnun edecek bir kitap Yazardan ilk okuduğum eserdi ve hemen diğer eserlerini de araştırmaya başladım Mutlaka okumanızı öneririm
280 syf.
3/10 puan verdi
Serideki ilk 3 kitaba göre beğenemedim okurken beni rahatsız eden şeyler vardı kadın karakter önceki kitaplardakine göre daha güçlü bi karakterdi ancak ikili arasındaki yaş farkının fazlalılığı bunun yanısırada çocukluk aşkı gibi gösterilmesine çok takıldım kadın karakter çocukken boğulma tehlikesi geçiriyor ve onu kurtaran erkek karaktere (aralarındaki yaş farkı 16 ve kız o zaman 6 yaşında ) aşık oluyor açıkçası beni rahatsız etti smut fazlalığıda gereksizdi daha olaylı mafyatik olsun isterdim sonuç olarak sevemedim tavsiye etmem
Manga çizmek cidden zor.
Seri, manga sanatçısı olmak isteyen iki dokuzuncu sınıf çocuk olan yetenekli çizer Moritaka Mashiro ve yazar olmayı amaçlayan Akito Takagi'ye odaklanmakta. Çizmeyi iyi bilen Mashiro Moritaka ve onun sınıf arkadaşı olan Akito Takagi'yle birlikte Japonyanın en büyük mangakaları olmayı hedeflerler. Mashiro bu yolunda sevdiği kız, Miho Azuki ile evlenmek ister, Azuki ve Mashiro'nun hayalleri Manganın Animesi çıkınca Azuki'nin seslendirmesi.
Takaki ise yazma yeteneği ile ona yardım etmeye çalışır.
Hoşuma giden kısımları ise bazı karakterler Weekly Shōnen Jump dergisinin gerçek yazarlarına ve editörlerine benzemektedir, ayrıca seride bahsedilen birçok manga adı dergide yayınlanmaktaydı. (tabi şu an sadece One Piece kaldı). Sin ciltte detaylı incelemede bulunacağım.
264 syf.
7/10 puan verdi
Sergeinin adı bundan önceki iki kitapta geçiyordu ve hikayesini merak ediyordum kitap çerezlik güzel keyifle okunabilir sergeinin yaşadıklarını okuyunca onu daha çok anlıyorsunuz etrafa karşı olan tutumu ve deliliğinin nedeni anlaşılıyor kadın karaktere bayıldım diyemem ilk iki kitaptakilere göre daha soğuk kaldı bana ama yinede ikiliyi okumak güzeldi seri güzel ve kendini okuttuğu için zaten bu kitapta keyifliydi okunur
