İnsan diğer varlıklarla beraber içinde doğduğu âlemde her ân içinden ve dışından çimdiklenmektedir. Bu karşılıklı uyarmaların mânâ ve mahiyeti nedir? Bu kâinatı dolduran varlıklar birbirlerine bir şey mi söylemektedirler? Her varlık bir diğer varlığın kabuğuna, derisine, içine, dışına dokunmakta, gözlerine çarpmakta, kulaklarına fısıldamaktadır. Kâinat hücre hücre, lif lif birbirine bir sır aktarıp durmaktadır. Evet sahiden bu kıpırdanışın mahiyeti nedir? Bir bütün mü parçalanmaktadır? Parçalar mı bir bütünde birleşmekte ve erimektedir?
"Kişilere, eşyaya ve sembollere tapmaya da tövbeli olmak. Övülme hoşlanmalarına, yerilmeye dayanamamaya, kritik tahammülsüzlüklerine de ruhun içinde ve dışında paydos diyebilmek."
Zamanda "kadim” sökülüyor, "mucize ruhu” iğnelerle çıkarılıyor, "vahiy diriliği" çekiliyor; insan, eşyada ruhsuz bir kımıldama olmaya mahkûm oluyor. Daha doğrusu kendini mahkûm ediyor buna.