Atâi tam elini üzerime koymuş, karanlık bastırmadan hüzünlü kentin ufuklarına doğru haykırarak bir bölüm daha okuyabilmeyi plânlamıştı ki "Anlat!" dedi Günter " Anlat bana, bir şehir nasıl bu kadar güzel olabilir? Tanıt bana!" dedi. "Bir bir söyle bana sırlarını kentin; mahallelerini, köylerini göster bana."
Karanlık dağıldı. Şehrin üstü inci beyazlığında bir dumana bürünmüş. Minareler, kuleler, uçlu, uçsuz bütün şekiller rüyada görülen şeyler gibi uzak, silik. Suların kurşunî yüzü uykuda. İstanbul, gümüş sisli bir sabah rüyası görüyor.