Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mânâ-Felsefe-Düşünce

Profil
İşaretini alabildiğimiz temsil kadardır ancak zihin sözümüz.
Dil, temsil dışa yöneldiğinde değil de, üzerinde anlaşmaya varılmış bir şekilde, bir işareti kendinden koparıp, kendini ona temsil ettirdiğinde vardır. Demek ki insan, bütün çevresinde, tıpkı her biri keşfedilmesi gereken sessiz sözler gibi olan ve yeniden duyulabilir hale getirilmeyi bekliyormuş gibi duran işaretleri konuşan özne olarak ve çoktan oluşmuş bir dilin içinde keşfetmemektedir; çünkü temsil kendine işaretler vermekte, kelimeler doğabilmekte ve onlarla birlikte, sesli işaretlerin nihai örgütlenmesinden başka bir şey olmayan bütün bir dil ortaya çıkmaktadır.
Sayfa 166 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
Varlığı belirtme biçimi olmadan dil olmaz; ama dil olmadan da, onun bir parçasından ibaret olan 'olmak' fiili olmaz. Bu basit kelime, dil içinde temsil edilen varlıktır, ama aynı zamanda dilin temsili varlığıdır da —bu, onun söylediği şeyi iddia etmesine olanak vererek, onu hata veya doğru yapabilir kılmaktadır—. Bu açıdan, işaret ettiklerine uygun, sadık, uyarlanmış olabilen, ama asla doğru veya yanlış olmayan diğer bütün işaretlerden farklıdır. Dil, işaretler sistemiyle işaret edilenin varlığı arasında köprü kuran bir kelimenin bu benzersiz gücü sayesinde, tepeden tırnağa 'söylem'dir.
Sayfa 151 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]
Reklam
Kelimeler, kaba bölümlenmeleri içinde, bilimin algılamayla ve imgelerin yansıtılmasıyla bitiştiği şu ortadan geçen hat boyunca dağıtılmışlardır. Düşünülen şey, onların hakkında bilinen şey haline gelmekte ve buna karşılık, bilinen şey de, her gün kendinde temsil edilen şey haline gelmektedir.
Sayfa 141 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
Mükemmel olmayan bilgi olan diller, bu bilginin mükemmelleşmesinin sadık belleğidir. Diller hataya sürüklemekte, ama öğrenilmiş olanı kaydetmektedirler. Düzensiz düzenleri içinde, yanlış fikirlerin doğmasına neden olmakta, ama doğru fikirler onlara, rastlantının tek başına kuramayacağı bir düzenin silinmez işaretini vurmaktadırlar. Uygarlıkların ve halkların bize düşüncelerinin anıtları olarak bıraktıkları şeyler, metinlerden çok, kelime hazneleri ve sentakslar; söylemiş oldukları sözlerden çok, bunları mümkün kılmış olan şeydir, dillerin adım adım sonuca gidebilmeleri.
Sayfa 140 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
"İnsan, doğası gereği hep en yakın ve en baskıcı sonuca yönelmektedir. Önce ihtiyaçlarını, sonra zevklerini düşünmektedir. Tarım, tıp, savaş, uygulamalı siyasetle, sonra şiir ve sanatlarla uğraşmakta ve felsefeyi en son düşünmektedir; ve kendi üzerine geri döndüğünde ve düşünmeye başladığında, yargılama eylemine kurallar koymaktadır, bu mantıktır; söylemlerine koyduğu kurallar gramer, arzularına ise ahlaktır. Bunları yapınca kendini teorinin zirvesinde hissetmektedir" Destutt de Tracy, Elements D'ldiologie, s. 2, c. I, önsöz.
Sayfa 137 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
Logique de PortRoyal, bir işaretin işaret ettiğine içkin veya ondan ayrılmış olabileceğini söylediğinde, işaretin klasik çağda artık dünyayı kendine yakın ve kendi biçimlerine içkin kılmakla değil de, bunun tersine onu yaymak, onu belirsize açık bir yüzeye göre bitiştirmek ve onun içlerinde düşünüldüğü derin bitimsiz sergilenişini ondan itibaren izlemekle yükümlü olduğunu göstermekteydi. Ve o, işte bu sayede hem çözümlemeye hem birleştirmeye sunulmakta, bir ucundan diğerine düzenlenebilir kılınmaktadır.
Sayfa 103 - Tableau Général de Lempire Othoman: Code Religieux. Tercüman 1001 Temel Eser Serisi No:3, Kervan KitapçılıkKitabı okudu
Reklam
Dil, bizzat Tanrı tarafından insanlara verildiği ilk biçimi altında, şeylerin mutlak kesin ve şeffaf bir işaretiydi, çünkü onlara benziyordu. Tıpkı gücün aslanın bedeninin içine, krallığın kartalın bakışının içine yerleştirildiği, tıpkı gezegenlerin etkisinin insanların alnında yazılı olduğu gibi, adlar işaret ettikleri şeylerin üzerine konulmuşlardı: benzerlik biçimi içinde.
Sayfa 70 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
Dil, doğanın görülebilir biçimleri ile deruni söylemlerin gizli yakınlıklarının yarı yolundadır. İlk şeffaflığını kaybetmiş olan, parçalanmış, kendine rağmen bölünmüş ve bozulmuş bir doğadır; bir sır onda, ama yüzeyde, söylemek istediğinin işaretlerini taşımaktadır. O, hem görülür ifşa hem de kendini yükselen bir açıklık içinde yavaş yavaş ihya eden ifşadır.
Sayfa 70 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
Antikite'nin bize aktardığı hazinenin içinde, dil, şeylerin işareti olarak değere sahiptir. Tanrının, bize iç sırlarını göstermek için dünyanın yüzeyine yerleştirdiği görünür işaretlerle, Kutsal Yazı'nın veya Antikite'nin Tanrısal bir içerikle aydınlanmış olan bilgilerinin, gelenek tarafından kurtarılmış olan kitaplara kaydırılan okunaklı sözler arasında fark yoktur. Metinlerle olan ilişki, şeylerle olan ilişkinin aynıdır; her iki yerde de işaretler devşirilmektedir.
Sayfa 63 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
İnsanın gök kubbesi "özgür ve muktedir" olabilmektedir, onun "hiçbir emre boyun eğmeme", "yaratıkların diğer hiçbirinin hükmü altına girmeme" hakkı bulunmaktadır. Bu adamın iç göğü özerk olabilir ve kendinden başka hiçbir şeye yaslanmayabilir; ama aynı zamanda bilgide olan bilgeliği aracılığıyla dünyanın düzenine benzer hale gelmesi, bu düzeni kendi içinde geliştirmesi ve böylece, yıldızların parladığı gökyüzünü dengelemesi koşuluyla. Bu durumda, bu ayna bilgeliği, içine yerleştirildiği dünyayı kuşatacaktır; büyük halkası gökyüzünün dibine ve daha ötelere kadar dönecektir; insan "yıldızları kendi içinde içerdiğini..., ve böylece gök kubbeyi bütün etkileriyle birlikte taşıdığını" keşfedecektir. Paracelse, Leber Paramirum Paris, 1913
Sayfa 50 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
Reklam
Gördüğümüz şeyleri istediğimiz kadar anlatalım, görünen şey hiçbir zaman söylenen şeyin içine sığmaz ve söylenmekte olan şey imgeler, eğretilemeler, kıyaslamalar aracılığıyla istendiği kadar gösterilmeye çalışılsın, bunların ışıklarının saçtıkları yer gözlerin gördüğü değil de, sentaksın ardışıklığının tanımladığı yerdir.
Sayfa 36 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
Kur'an'ın temel öğretisi, bizim cangıl bireyciliklerimizin tersine, insana hiçbir zaman çevresinden bağımsız bir varlıkmış gibi bakmaz, aksine onu çok daha büyük bir bütünün, yani çok yüce gayelere göre düzenlenmiş bir topluluğun (bir ümmetin) parçası olarak görür.
İslâm toplumu, bir insan hakları bildirisini değil de, insanın vazifelerini belirleyen vahyi temel alarak kurulmuştur.
Psikoloji yalnızca yabancılaşmanın dilini konuşabildiği için, yalnızca insanın eleştirisi veya kendi kendinin eleştirisi içinde mümkündür. Doğası gereği her zaman yol kavşağındadır: aşk ile ölümün, gece ile gündüzün, şeylerin zamandışı tekrarı ile koşuşturan mevsimlerin acelesinin birbirlerine paylaşımsız bir şekilde ait oldukları uç noktaya kadar insanın negatifliğini derinleştirmek -ve çekiç darbeleriyle felsefe yaparak bitirmek-. Veya bitmez tükenmez ele alışlar; özne ile nesnenin, iç ile dışın, yaşanmış ile bilginin uyarlaması oyununa hazırlamak.
Sayfa 749 - Folie et déraison, Histoire de la folie à lAge classique. İmge Kitabevi Yayınları, Ekim 1992 [ISBN: 975-533-041-0]Kitabı okudu
Günümüz insanı gerçeğe yalnızca, olduğu ve olmadığı delinin esrarı içinde sahiptir: her deli, insanlığının serpintisi altında çırılçıplak ortaya koyduğu şu "insanın gerçeğini" kendinde taşır ve taşımaz.
Sayfa 748 - Folie et déraison, Histoire de la folie à lAge classique. İmge Kitabevi Yayınları, Ekim 1992 [ISBN: 975-533-041-0]Kitabı okudu
354 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.