"Ya söylediklerinde gerçek payı varsa? Ya bazı bilim adamları Tanrı olmak hırsına kapılmışlarsa? Kendilerini Tanrı yerine koyarak bizi yönetmeye kalkarlarsa?" diye düşündü. Korkusu bundan ileri geliyordu.
İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı sürecek gücü yoktur, tavşanları yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Yine de tüm hayvanların efendisidir.
Hızlı bir araba al, hızlı bir telefon; hızlı bir bilgisayar, hızlı tren, hızlı yemek, hızlı düşünce, hızlı, hızlı, hızlı...
Eh ne kaldı bize. Bir arabesk atasözü:
"Hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun. "
Modern çağın en büyük açmazlarından biri işlevli olanla işlevsiz olanı tartışmasız bir şekilde birbirinden ayırması ve işlevsiz olandan kurtulmamız gerektiğine dair söylemidir.
Demek ölüm tek gerçekti. Doğum ve ölümün dışında başka hiçbir şey gerçek diye nitelendirilemezdi. Benim yapacağım bir tek şey kalıyordu. Ölmek. Nasıl becereceğimi kestiremiyordum ne yazık ki.
Tanrı biz kullarından ne istiyor? Tanrı'nın istediği iyilik mi yoksa iyiliği seçebilme şansına sahip olabilmek mi? Kötülüğü seçen biri gerçekte iyiliğe zorlanan birinden daha mı geçerli Tanrı'nın gözünde?