Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Rasulullah ﷺ şöyle buyurmuştur;”Benim sünnetimi ihya eden beni sevmiş olur, beni sevenler de kıyamet günü cennette benimle birlikte olurlar.”(Tirmizi, Kitabu’l-ilim 2678)
Sayfa 60 - Çelik YayıneviKitabı okuyor
Bismillahirrahmanirrahim ‎بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم De ki;”Eğer ALLAH’ı seviyorsanız, bana uyunuz ki, ALLAH da sizi sevsin.”(Al-i İmran Suresi;31)
Sayfa 59 - Çelik YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Her kim ki Rasullulah'ın (sav) ayaklar altına aldığı bir şeyi başının üstüne koyarsa, o baş Resulullah'ın ayaklarının altındadır.
Muhammed Emin Yıldırım
Muhammed Emin Yıldırım
El- Fasîh
İbnü'l - Esîr (r.a) şöyle der : Resulallah (sav), ilahi destek ve lütuf sayesinde; Araplar içinde lisanı en fasih olan, en açık konuşan, hitabı en tatlı, telaffuzu en doğru, lehçesi en bariz, delili en sağlam olan, hitabet sanatını en iyi bilen, doğru yola en iyi sevk eden bir şahsiyettir.
Hz. Amine...
Canlı olan her şey, her an ölümle burun buruna, her yeni de eskimeye mahkûmdur. İşte ben, bugün ölüyorum. Ancak, ismim baki kalacaktır. Çünkü ben, tertemiz bir çocuk dünyaya getirdim ve bugün, en hayırlı olanı arkamda bırakıp gidiyorum.
Zaten O (sallallahu aleyhi ve sellem), ilk yaratılan ruhun sahibiydi; daha o zamandan, ana kitapta adı 'Abdullah' diye konulmuş, 'Hâtemü'n-Nebiyyîn' diye de anılır olmuştu. Öyleyse, bedeniyle ruhunun buluşması sona denk gelecekti. Varlığın hamurunda O'nun mayası saklı olduğu gibi, sona mührünü vuran da yine O olacaktı. Zira O (sallallahu aleyhi ve sellem), ilk yaratılan Son Sultan idi.
Reklam
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü
Allahım! Efendimiz Muhammed'e okuduğumuz salâtla kalplerimizi aç. İşlerimize kolaylık ver. Kederlerimizi kaldır. Üzüntülerimizi gider.
Bir âşık, mâşuğunun kavuşma meclisinden feyizlenemezse dünya ve içindekiler onun nazarında yok hükmünde kalır.
İnkâr ehlinin gözünden Gizlisin, çok gizlisin sen Mümin her nereye baksa Apaçık görünensin sen
Reklam
Melekler, peygamberlerin ve velilerin kanatlarından bir kanattır, diledikleri gibi onları işlerinde görevlendirirler.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurdu: "Allah Teâlâ, Âdem'in çamurunu kendi (kudret) eliyle kırk gün yoğurdu. " Hadis âlimleri, bu bahsi şöyle yorumlamışlardır: Yüce Allah, Adem'in çamurunu kırk gün batn-i nu'mânda kudret eliyle yoğurup, otuz dokuz gün gam denizinde ve bir gün de ferah baharında ıslamışlardır. Bu yüzden insanoğlunun çamuruna gam ve dert de karışmıştır. Arifler, "batn-ı nu'mân" tabirini "halk âlemi ve hal- kin taayyün-i sânîsi" diye açıkladıkları gibi, gam denizini dünyevî bağlar ve ferah baharını "itlâk" ile manalandırırlar.
Bu gönülleri hasret içinde bırakan, senin kavuşma vaadindir.
Sayfa 50
Hz. Ali [kerremellahu vechehû] şöyle der: "Rabb'ini cisim ile bilen kâfirdir. Rabb'ini yaradılışı ile bilen zındıktır. Rabb'ini nefis ile bilen mülhiddir. Rabb'ini akıl ile bilen hakimdir. Rabb'ini kalp ile bilen sıddıktır. Rabb'ini ruh ile bilen muhakkiktir. Rabb'ini sır ile bilen âriftir. Rabb'ini hak ile bilen muvahhiddir. Rabb'ini Rab ile bilen mümindir. Rabbim'i Rabbim'le bilen kamil mümindir."
Vesîletü'n-Necât
Süleyman Çelebi'nin eseri yazma sebebiyle ilgili bir anekdot kayıtlıdır. Buna göre olay şöyle gerçekleşir: O dönemde Bursa'da bir vaiz ortaya çıkar. Vaiz, bir vaaz sırasında Bakara sûresinin 285. âyetinde geçen, "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri ayırım yapmayız" kısmını tefsir ederken, "Bu âyet gereği ben Hz. Muhammed'i Hz. İsa'dan üstün görmem" deyince dinleyenler arasından bir Arap, "Hay cahil! Sen tefsir ilminde yetersizsin. Âyetlerin nâsihinden mensuhundan, müşâbihinden müteşâbihinden haberin yok. Peygamberler arasında fark yoktur demekten maksat peygamberlik vazifesi bakımındandır, üstünlük açısından değildir. Eğer âyet senin dediğin anlamıyla hüküm verse hiç Bakara sûresinin 253. âyetinde 'O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık' denilir miydi?" diyerek kesin delil göstermek suretiyle vaizi susturur. Yine de orada bulunan bazı cahiller vaizin tarafında yer alır. Bu duruma çok üzülen Süleyman Çelebi, âlemlerin övüncü Hz. Peygamber'in [sallallahu aleyhi vesellem] peygamberlik değeri ve üstünlüğünden bahsetmek üzere Vesîletü'n-Necât'ı kaleme alır.
Sayfa 16
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.