"Misyonerler geldiklerinde bizim topraklarımız onların İncilleri vardı. Gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler; gözlerimizi açtığımızda onların toprakları bizimse İncillerimiz vardı..."
Jomo Kenyatta
Tevhid Ocağı
Tek olan Allah'ın emri ,
Resulü Kibriya Aleyhissalatu Vesselam 'ın yolu üzerine olmaktır TEVHİD.
Ehli Beyt'in, Ashabı Kiram'ın sevgisi ile yorulmaktır
Tevhid Ocağı
Tek olan Allah'ın emri ,
Resulü Kibriya Aleyhissalatu Vesselam 'ın yolu üzerine olmaktır TEVHİD.
Ehli Beyt'in, Ashabı Kiram'ın sevgisi ile yorulmaktır
Tevhid Ocağı
Tek olan Allah'ın emri ,
Resulü Kibriya Aleyhissalatu Vesselam 'ın yolu üzerine olmaktır TEVHİD.
Ehli Beyt'in, Ashabı Kiram'ın sevgisi ile yorulmaktır
Tevhid Ocağı
Tek olan Allah'ın emri ,
Resulü Kibriya Aleyhissalatu Vesselam 'ın yolu üzerine olmaktır TEVHİD.
Ehli Beyt'in, Ashabı Kiram'ın sevgisi ile yorulmaktır TEVHİD.
Müslümanın
…Torres Boğazı’nın iki kıyısındaki Yeni Gine ile Avustralya arasındaki etkileşim çocukların oynadığı kulaktan kulağa oyununu hatırlatıyor. Bu oyunda çocuklar bir halka oluşturarak otururlar, bir çocuk yanındaki çocuğun kulağına bir şey fısıldar, o da ne duyduğunu sanıyorsa onu üçüncü çocuğun kulağına fısıldar, en sonunda sonuncu çocuğun birinci çocuğa fısıldadığı sözlerin başlangıçtaki başlangıçtaki sözlerle hiçbir ilgisi yoktur. Tıpkı bunun gibi Torres Boğazı adaları aracılığıyla yapılan ticaret bir kulaktan kulağa oyunu gibiydi, sonunda Cape York yerlilerine ulaşan şeylerin Yeni Gine toplumuyla ilgisi yoktu. Hem sonra Muralug Adası sakinleriyle Cape York yerlilerinin arasındaki ilişkinin kesintisiz ve cennetlik bir ilişki olduğunu da düşünmemeliyiz, yerliler adalı öğretmenlerinin kültürünü mal bulmuş gibi kapışmıyorlardı. Ticaret dönemleriyle kafa avcılığı yapmak, kadın kaçırmak amacıyla yapılan savaş dönemleri birbirini izliyordu…
…1700’lerde tüfekler Amerikan yerlileri ile başka yerli halklar karşısında Avrupalıları üstün duruma getiren başlıca silah olarak kılıçların yerini aldı. Örneğin, 1808’de Charlie Savage adlı bir İngiliz gemici tüfeklerle ve eşi benzeri görülmemiş bir amaçla donanmış olarak Fiji Adaları’na geldi. Savage tek kişi olarak Fiji’nin güç dengesini altüst etmeye kalkıştı. Pek çok serüveni arasında kanosuyla bir ırmağı izleyerek bir Fiji köyü olan Kasavu’ya gelip köyü çevreleyen çitin bir tüfek atımlık uzağında durarak savunmasız yerlilere ateş etmek vardı. Kurbanlarının sayısı öylesine fazlaydı ki hayatta kalabilen köylüler cesetleri üst üste yığıp cesetlerin arkasına saklanmışlardı ve köyün kenarından geçen dere kandan kıpkırmızı olmuştu. Tüfekleri olmayan yerli halklar karşısında tüfeklerin ne kadar güçlü olduğunu gösteren sayısız örnek bulunabilir…
" İslam dünyası batılılaşmıştır ama modernleşmemiştir. Batılılaşma sadece sömürgeleşmedir. Ancak sömürge süreci, asli olanı zedelemiş olmakla birlikte onu yok edememiştir. Bugün şu veya bu şekilde kendisine Müslüman olarak niteleyen milyarlarca insanın bulunmasının anlamı budur."
" Sansür kelimesinin hala Türkçe bir karşılığının olmaması, özgürlük kısıtlamalarının Müslümanın otantik dünyasında yeri olmadığını göstermek için yeterlidir. Otantiklik, özgürlüğün her seviyede gerçekleşmesi, asli olanın geçerliliğini artırması ile derinden irtibatlıdır. "
"Mısır'da İngilizlerin gayretiyle Mısır müftülüğüne tayin edilen Muhammed Abdul gibi bir kısim insanlar, İngiliz ve Rus işgalinin aslında kendi lehlerine olduğu ve bu medeniyet misyonerlerinden azami ölçüde istifade etmek gerektiği hususunda "özgürce" tercihlerde bulunmaktadırlar."
Britanyalıların Hintlilere yardımı olmuş muydu, yoksa onlara kötülük mü yapmışlardı?
Şu tür yardımları olmuştu: Yakıp yıkma tanrıçası Kali'ye tapan ve ona kurban sunmak için insanları öldüren Hindistan'daki haydutları yakaladılar, astılar veya hapse attılar. Köprüler, karayolları ve binlerce kilometre uzunluğundaki Asya'nın en iyi demiryolunu inşa ettiler. (Böylece yiyeceğe daha hızlı bir biçimde ulaşılmaya başlandı ve Hindistan'daki korkunç kıtlık neredeyse ortadan kalktı.) Yerel sanayilere yatırım yaptılar, özellikle de tekstile. (Britanya sermayesinin yardımı oldu ama Hintliler kendi başlarına çok daha fazla şey yaptı. ) Britanyalılar, dul kadınların ölen kocalarının cesetleriyle birlikte canlı canlı yakılmasını öngören bir Hint geleneğine son verdiler. (Britanyalılar bunu yasadışı ilan edince Hintli dini önderler genel valiye itiraz etmişlerdi: "Fakat, Ekselansları, bu bizim dini geleneğimiz." Genel vali şöyle yanıtlamıştı: "Benim ulusumun da bir geleneği var. Erkekler kadınları canlı canlı yaktığında onları asarız. ")
Britanyalılar ayrıca okulların gelişmesine destek oldular; 1900'e gelindiğinde on Hintli erkekten biri okuyup yazabiliyordu. Bu o dönemlerde Asya için yüksek bir okuryazarlık oranıydı. Ancak yüz elli Hintli kadından yalnızca biri okuyup yazabiliyordu.
Erken modern küreselleşme sancılı, bazen de acımasız bir süreçti. Halklar, diller ve dinler yok olurken, bir avuç emperyal güçlerini ve kültürlerini eski ve yeni topraklarda acımasızca yaydı.
18. yüzyılda tek başına Hindistan’ın dünya ekonomisindeki payı Avrupa’nın tamamı kadar büyüktü. Fakat 2 asırlık İngiliz sömürge idaresinin ardından bu oran altı kat azaldı.