Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
The change left its mark in the language.
"Köylüler için kullanılan sözcükler alçaklık ve ahlaksızlık kategorisinden ikinci bir anlam kazandı; örnekler arasında boor (hödük) aslında, tıpkı Almanca Bauer ve Hollandaca boer gibi, sadece "çiftçi" anlamına gelir; villain (kötü adam) Fransızca serf ya da köy sakini anlamında vilein sözcüğünden türetilmiştir; churlish (yontulmamış) İngilizce avam anlamında churl sözcüğünden türetilmiştir; vulgar (kaba) aslında, vulgate terimindeki gibi sıradan, yaygın anlamına gelir ve aslında aristokratlar dışındakileri ifade eden ignoble (soysuz). Netameli işlerle ve maddelerle ilgili sözcüklerin çoğu tabu sayıldı. İngilizler geçmişte My God! (Tanrım) ve Jesus Christ! (Yüce İsa) türünden ifadelerle, doğaüstü güçleri çağırarak küfrederlerdi."
"Toplumumuz bazı tabuların ve geleneklerin etkisi ile cinselliğe çok dar kalıplardan bakıyor."
Reklam
“Tabu sınırlamaları dinî ya da ahlâki sınırlamalardan farklıdır. İlahi bir kurallar silsilesine bağlı değillerdir fakat kendi kendilerini dayattıkları söylenebilir. Gereklilikleri için herhangi bir sebep vermemeleri sebebiyle belli yasaklar getiren hiçbir sisteme ait olmamaları, tabu sınırlamalarını ahlâki sınırlamalardan ayırır. Hiçbir temelleri yoktur ve kökenleri de bilinmemektedir. Bize anlaşılmaz gelmekle birlikte, tabunun hükmettiği kişiler bu sınırlamaları gerçek kabul eder.”
Sayfa 132 - Zeplin YayınlarıKitabı okudu
Eğer ataerkil sistem biyolojik olgular yerine temelsiz mitler üzerine kuruluysa (tıpkı bugün kanıtlanmakta olduğu gibi), bu sistemin istikrarını ve evrenselliğini nasıl açıklayabiliriz?
Sayfa 167Kitabı okudu
Yahudi halkı, Musa’nm getirdiği Aten dinini terk ederek komşu halkların Baalim’inden [yerel tanrılardan] pek farklı olmayan bir başka tanrıya tapmaya başlamıştır. Sonraki hiçbir kasıtlı çaba bu utanç verici olguyu gizleyememiştir. Ama Musa dini hiç bir iz bırakmadan ortadan kalkmamıştır; buna ilişkin bir tür bellek —belki de bulanık ve çarpıtılmış bir sözlü gelenek— varlığını sürdürmüştür. Büyük geçmişe ilişkin işte bu sözlü gelenek sanki alttan alta işleyişini sürdürmüş, insanların kafasında giderek daha çok yer etmiş ve sonunda tanrı Yehova’yı Musa tanrısına dönüştürmeyi ve yüzyıllar önce getirilen ve terk edilen Musa dinini yeniden canlandırmayı başarmıştır. Böyle bir sözlü geleneğin unutulması ve bir halkın ruhsal yaşamında böylesine güçlü bir etki yaratması bizim için bilinmedik bir düşüncedir. Burada kendimizi rahat hissetmediğimiz Grup Psikolojisi alanına gireriz. Farklı alanlarda da olsa, en azından benzer yapıdaki olgular için analojiler arayacağız.
406 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
49 günde okudu
Farklı inanç, mit, büyücülük, tören gibi uygulamaları anlattığı bu kitap. Dünya'nın farklı yerlerindeki inanç, tabu, törenleri bizlere öğretiyor .ayrıca yazar, Dinin temelini Musa inancını ,Mısır ve Yahudiler üzerinden de incelemiş, değerlendirmiş. Yazar, Musevilik özelinde, tek tanrılı dinlerin ve uygulamalarının kökenlerinin çok daha öncesine dayandığını söyleyen bir çok kuram geliştirmiş bunla beraberde,dini ve dinleri bilimsel bir yaklaşımla incelemiş . Kitapta yer yer psikanaliz anlatımlarda mevcut. Freud,çok yararlı bir esere imza atmış olmuş . Kesinlikle okunmalı ve okutulmalı.
Dinin Kökenleri
Dinin Kökenleri
Sigmund Freud
Sigmund Freud
Dinin Kökenleri
Dinin KökenleriSigmund Freud · Payel Yayınları · 2002562 okunma
Reklam
Totem, kadın veya erkek soyuyla aktarılabilir. Başlangıçta her yerde kadın soyuyla totem mirası egemen yöntem olabilir ve yerini ancak sonradan diğeri almış olabilir.
Tabu kısıtlamaları, dini veya ahlaki yasaklardan farklıdır. İlahi emre dayanmazlar, kendi başlarına etkili oldukları söylenebilir. Genel olarak bazı perhizlere uyulması gerektiğini söyleyen ve bu zorunluluğun nedenlerini açıklayan bir sisteme ait olmamaları açısından ahlaki yasaklardan farklıdır. Tabu yasaklarının bir temeli yoktur ve kökeni bilinmez. Bizim için anlaşılmaz olsa da, tabuların egemenliği altındaki insanlar için bunlar açık bir gerçektir
Doğu Bantu’da “gelenek, erkeğin kayın validesinden ‘utanmasını,’ yani onun bulunduğu ortamlardan dikkatle kaçınmasını gerektirir. Onunla aynı kulübeye giremez, kazara yolda karşılaşmaları halinde biri veya diğeri kenara çekilir; kadın muhtemelen çalılıkların arkasına saklanırken, erkek yüzünü örter. Bu şekilde birbirlerinden kaçınamadıkları ve kayın valide başka türlü kendini saklayamadığı taktirde, törensel kaçınmanın sembolü olarak bir parça otla yüzünü örter. Aralarındaki her türlü iletişimin üçüncü bir kişinin vasıtasıyla veya çit gibi bir engelin bulunduğu belli bir mesafeden bağırarak yapılması gerekir. Birbirlerinin adını bile anamazlar.”
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.