Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
KISA TÜRKİYE TARİHİ IV O yıllarda ülkemizde Çeşitli hükümlerle Yetmiş iki dilden İkisi yasaklanmıştı: İkincisi Türkçe.
Sayfa 222
2. Menderes Hükümeti'nin Zafer Sarhoşluğu!
Amerika’dan kızgın dönen Başbakan işe seçimde DP’ye oy vermeyen illeri cezalandırmakla başladı. Önce İnönü’nün kalesi Malatya ikiye bölündü ve Adıyaman kuruldu. Sonra da iktidarın ezeli muhalifi Osman Bölükbaşı’yı Meclis’e gönderen Kırşehir bir kanunla ilçe haline getirildi.
Reklam
Lozan Barış Antlaşması Türkiye'de yaşayan insanları kulluktan çıkarıp, bağımsız, hür, eleştirel düşünebilen, kendi yaşamları hakkında kendileri karar verebilen müreffeh ve mutlu kişiler haline getirmek için Atatürk'ün kullandığı bir sıçrama tahtası, Tevhid-i Tedrisat Kanunu da bu tahtadan sıçrayan toplumun üstüne konduğu ve onu kurtuluşa, refaha, mutluluğa götürecek olan raylardı.
Sayfa 51 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Atatürk din düşmanı değildi. Bizzat kendisi son derece dindar bir annenin çocuğuydu. Karşı olduğu şey, dogmatik, yani kontrol edilmesi mümkün olmayan düşüncelerle bir toplumun yaşamına yön verilmesiydi. Onun için kendi dönemindeki komünizm, nazizm, faşizm gibi rejimleri hiçbir zaman onaylamamıştır.
Sayfa 48 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Atatürk'ün Tevhid-i Tedrisat kanununun temelindeki amaç toplumda bilimsel düşünceyi yaygınlaştırarak iki türlü gerçek olabileceği fikriyle mücadele etmekti. Bu nedenle din eğitimini bile bilimsel bir temele oturtmak amacıyla ilahiyat fakülteleri ve imam-hatip okulları açılmış, tüm ilk ve orta öğretimin dini eğitimi temel alması yasaklanmıştır. Bu yasak sadece Müslüman toplumun eğitim kurumlarını değil, Musevi ve Hıristiyan azınlık ve misyoner okullarını da kapsıyordu. Amaç genç dimağlara gerçeği aramanın tek yolunun bilim olduğunu nakşetmekti. Bu eğitim türü çok kısa zamanda meyvesini vermiş, ilahiyat fakültelerine ve imam-hatip okullarına kaydolan öğrenci sayısındaki dramatik azalma devleti bu okulları kapatmak zorunda bırakmıştır.
Sayfa 44 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Ittihatçılardan devralınan milliyetçi bagnazlığın ve kötü geleneğin sonucunu söylemeye gerek bile yok; yine "biz." Yine biz: "Türk öğün, çalış, güven." Biz; "bir Türk dünyaya bedel." Biz; "ne mutlu Türküm diyene..." Olanca kasveti, bagnazlığı ve ilkelliğiyle yine homojenligin ve tekligin erdemlerine ilişkin çignenen sakız.
Sayfa 42
Reklam
''Tarih yazmak mektup yazmaya benzemiyor, mürekkebi uzun zamanda kurur.''
Sayfa 161 - KronikKitabı okudu