Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bağlanıyor bir iple bir sürü Düşünce köyleri birbirine, Çöküyor her şeyin üzerine Hülyam boyunca kurduğum köprü.
Dikilir Köprü üzerine, Keyifle seyrederim hepinizi. Kiminiz kürek çeker, sıya sıya; Kiminiz midye çıkarır dubalardan; Kiminiz dümen tutar mavnalarda; Kiminiz çımacıdır halat başında; Kiminiz kuştur, uçar, şairâne; Kiminiz balıktır, pırıl pırıl; Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra; Kiminiz bulut, havalarda; Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı, Şıp diye geçer Köprü'nün altından;
Reklam
karıncalar balkondan odama giren internet kablosunu köprü olarak kullanmış, sülalecek gelmişler.. bakıyorum napıyolar diye, hala geliyorlar.. hiç müsaadem var mı diye sormak yok. :-)
Ama aslında hiç tanışmamışlar.
Kuzguni siyah saçlı, amber kokulu, ilaçlarını aksatmadan alan, doğum gününü kutlamayı sevmeyen, aynı şarkıyı onlarca kez arka arkaya dinleyen, 0.7 ucu kaleme alttan yerleştiren, yürüyen merdivende solda duran, sokakta kendi kendine konuştuğu anlaşılmasın diye telefonu kulağına dayayıp yürüyen, havucun önce dışını, sonra içini kemiren, tuvalet kağıdını üstten çekilecek şekilde asan, çikolatalı ve frambuazlı dondurma seven adam; adı Nemrut olsun mesela; kadına sırılsıklam, körkütük ve hatta deli divane aşık olmuş. Koyu kahve saçlı, vanilya kokulu, doğum gününü kutlamayı sevmeyen, sakızı balon yapıp içini gazla doldurarak karıncalar için ucan balon yapmayı hayal eden, ansiklopedi okuyan, kuguş digiligi kogonuguşagan, mükemmel daireye inanmak isteyen, direksiyonu sadece sol eli ile tutan, yumurtayı rafadan yiyen, cenin pozisyonunda uyuyan, delirerek ölmekten korkan ve enginarı bezelyesiz pişiren kadın; adı Turkuaz olsun mesela; adama sırılsıklam, körkütük ve hatta deli divane âşık olmuş. Sanki bakışırlarken gözleri arasında bir köprü kuruluyor, o köprüden küçük küçük ateş topları yuvarlanıyor ve dokununca, hatta yaklaşınca, kızıl kıvılcımlar çıtırdıyormuş. Kadın baktığında adam şeffaflaşıyor, iç gösteriyormuş. Ve adam sevdiğinde, kadının ağzına bal tadı geliyormuş. Ama aslında hiç tanışmamışlar. Aynı düzlemde, aynı zamanda ve hatta aynı evrende bile yer almamışlar. Masal bu ya; uzaktan sevişerek ölüp gitmişler. “Biz ayrı kainatların güzelleriyiz” Zeynep Albaraz Gençer Sis Dergi
"Okul, Türkiye'deki diploma koşullanması içinde, geçilmesi gereken bir köprü olarak algılanıyordu."
Sayfa 63
Oysa şu tükenmez kalemin mürekkebinde ne sırlar yatıyormuş öyle değil mi? İkimizin arasında köprü olan o tükenmez kalem sana yüreğimi açarken zihnim bulanık bir kuyu gibi. Ötelerden damlayan vahşet seslerini resimleyebilseydimkeşke. Keşke çizebilseydim bütün açıları insanların vurdumduymaz yüreklerine...
Reklam
" 'Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür; bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: Bu köprüyü geçip bana gelir misin? İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin; sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar örülüverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur şaşar kalırsın.' "
üslup insanın kimliğidir derler Zehk... tatlı dilli konuşan, güzel, tatlı bir kimliğe sahiptir. sert, kaba saba konuşan,
Biri dış ve diğeri de içsel olmak üzere iki dünya olduğunu kabul eden İslam, insanın bu iki dünya arasındaki uçurum üzerindeki köprü olduğunu öğretir. Bu bütünlüğün dışına çıktığında din, geri kalmışlığı (her türlü aktif/üretken hayat reddetmeyi) ve bilim de ateizmi getirir.
Reklam
Sanki ruhumuzun şatosunu saran hendeklerin üzerindeki köprü birden kalkıvermiş, ama şatoyla komşu toprakların arasında durup sadece bakmak mümkünmüş, karşıya geçmek imkânsızmış gibi hissetmektir sıkıntı. İçimizin en derin yerindeki bizlerin yalnızlığıdır, ama onunla aramızdaki şey de hayatla aramızdaki derin uyumsuzluğu kuşatan, en az bizim kadar durgun, pis sularla dolu bir hendektir.
Sayfa 337 - Can YayınlarıKitabı okuyor
“İnsan başına gelmeden hep öyle zannediyor, masal gibi…”
Tanıdım Seni
Seni kendimden tanıdım çocuk; Yüreği sürekli çiğnenen bir yol Gövdesi acılardan acılara köprü ... Biraz öfke, biraz umut, çokca onur Olan kendimden. Eğildim öptüm yıkık alnından Uzaktın, kıyamadım sessizliğine Biraz daha dedim içimden, biraz daha; Gün olur, onuru güzel çocuk Acı da yakışır insanın yüreğine.
Yine o köprünün ortasında hissediyorum kendimi ama solumda da sağımda da kıyametler kopuyor gibiydi. Aşağıya atlamak istiyordum ama artık orasının da beni korkuttuğunun farkındaydım; canımın acıması değildi konu canım acırken neden acıdığını insanların görmesiydi. Arkama baktım; can çekişen çocukluğumla karşılaştım ve ona sığınmak, benim için en kötüsü olurdu, biliyordum. O an o can çekişen çocukluğumun arkasında beş gölge belirdi, o gölgeler, onu sardı. Vicdanım sızladı ilk önce sonra gururum parçalandı. Kıyametlerin ortasında kalmıştım ve köprü devrilmek üzereydi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.