"Vali mesela, birinin en yüksek seviyede yetkili idareci olduğu bir şehrin insanları arasında, onlardan korunmak için polisle dolaşmanın yanlış olduğunu düşünürdü. "Kendi halkından korkarak onlara refah, huzur verebilmiş kimse yok tarihte. Olsa olsa korku imparatorları..." derdi.
Buna karşılık emniyet müdürü, korku ve ihtişamın en önemli kitle yönetme taktiklerinden olduğuna samimiyetle inanır ve en yakın camiye bile iki korumayla ve makam aracıyla gider, geçtiği her yerde insanların kendisini mutlaka tanıması ve özellikle çekinmesini sağlar, bundan da hiç gizlemediği bir haz duyar, öyle zamanlarda yaşadığını hissederdi. "Tarih boyunca özellikle bizim halk, daima kendinden üstün ve güçlü bulduğu 'adamlar'a ihtiyaç duydu. Saygı uyandırmak için korkuyla karışık hayranlık hissinden daha etkili hiçbir yöntem bizim millete sökmez!" derdi."
Bu kitap, Roma İmparatorluğu'nun en önemli İmparatorları arasında sayılan Marcus Aurelius'un, dünya ve hayata dair kendisine söylediği düşüncelerdir. İçindeki düşüncelerin pek çoğu bugün de geçerliliğini devam ettirmektedir. Elbette, yazıldığı dönemin dünya görüşünün etkileri görülebilir. Kitapta altı çizilecek çok cümle var. Bunun yanında, katılmadığım düşünceler de bulunuyor. Örneğin, "bedensel hazzın" bu kadar kötülenmesini ne anlıyor ne de kabul ediyorum. Ruh denilen şey, bu dünyada beden denilen hapsi deneyimlemektedir. Bu da biraz acı ve hazla olmaktadır. Engellenemeyen acılar olduğu gibi, bazı hazları engellemek de doğru gelmiyor. Kitapta sürekli olarak "doğa"dan bahsediliyor. Bu doğaya insan doğası da katılmalı diye düşünüyorum. Belki de doğru olan Paracelsus'un "Her şey zehirdir, önemli olan dozdur" sözünde gizlidir. Bir kişisel gelişim kitabı da olabilecek eser, bir imparatorun da insan olduğunu, onun da herkesle benzer kaygı, korku ve umut beslediğini örnekliyor. Okunmalı.
Kendime DüşüncelerMarcus Aurelius · İş Bankası Yayınları · 202215,1bin okunma
Hitler'in esrarengiz aile geçmişi ile ilkel korku ve nefretini yansıtan Yahudi düşmanlığı dikkatlice incelenirse onun ünlü devlet adamı Bismarck'm, Hohenzollern imparatorları kayzerlerin.
ve Devlet Başkanı General Hindenburg'un koltuğuna oturabilecek en son şahıs bile olamayacağı açıkça görülür. Ne var ki, »Adolf Hitler bu koltuğa oturmuş ve on iki yıl boyunca Alman halkı onda Tanrısal ve ilahi bir güç bulunduğuna inanarak
onun emirlerini tartışmadan yerine getirmeyi kabullenmişti.