Evet, yazar, martılar aracılığıyla biz okuyuculara dersler vermek istemiş. Kısa olan, bôyle akıcı bir kitapta istenilen mesajları verip, keyifle okutması gerçekten çok iyi bir durum.
Hayatta hep bir şeylerin sınırlarız; iyiyi de, kötüyü de. Bu sınırlamaları bizler yapıyor, sonra da o sınırlara ulaşmak için çabalıyoruz veya o sınıra ulaştığımızı düşünüp kendimizi bırakıyoruz. Peki neden? Neden bir şeylerin sınırlamak zorundayız?
Şu hayatta tabiatımız gereği bazı şeyleri yapabilip bazı şeyleri yapamayacağımızı düşünüyoruz, peki gerçekten de yapamayız mı? Yapamayacağımızı düşünüp koy mu vermeliyiz?
Takdir edersiniz ki bu güzel kitap, bizleri sınırların ötesine davet ediyor.
Benim de bazı konularda çekincelerim var: Yapabilir miyim, yapamaz mıyım, gibisinden. Her insanın vardır. Hatayı çoğu zaman en başta yapıyor ve yapacağımıza inanmıyoruz; oysa inançla, çalışmayla imkansızı bile başarabiliriz. Koyun sürüsü, diye bir tabir var ya, fark etmeden tam da bôyle hareket ediyoruz. Öğrenmeye, yeniliklere açık olmalı, özgürce yaşamalıyız.
Bazı güzel şeyleri başaran kişileri ilahlaştırmak yerine, yaptığı güzellikleri görmeli, ufkumuzu açmalıyız.
Bir martının, diğer martıların aksine uçma çabasıyla bizlere tam da bunları aşılamaya çalışıyor. Herkese tavsiye ediyorum bu kitabı, okuyun lütfen.