Mahkeme reisi, Emin Dazıroğlu meğer edebiyata meraklı imiş. Hele Necip Fazıl gibi esprili şâir ve ediplere bayılırmış. Tabii böyle fırsat ele mi geçer, Necip Fazıl Bey'e bir sual soruyor, cevabını büyük bir hayranlıkla mest olarak dinliyor. Bu alakayı çoktan anlamış olan Necip Fazıl Bey de, bir sanık sorgusu olmaktan işi çıkarıyor. Her söz alışta bir, bir buçuk saat konuşuyor. Mahkeme artık Necip Bey'in seri konferanslarına dönüştü. Geniş ağır ceza mahkemesi salonu, Necip Bey'in hayranları, hakim ve avukat stajyerleri, avukat ve başka mahkemelerin ha kimleri ile dolup taşıyor. Çünkü Necip Fazıl konuşuyor. Reis'ten en ufak bir müdahale yok. Tabii her beyanı her espriyi bu kitaba alacak değilim, ama ilgi çekici sahnelerden örnekler verebilirim. -Reis Bey biz ne yapmışız? Dîni, milli konularda makaleler yazmışız, bu yüzden katle teşebbüs suçuna savcı bizi ortak yapıyor. Eğer karısını öldüren bir adamın cebinden Şekspir'in Othello romanı çıksa, savcılık, Şekspir'i de suçlu bulacak, iskeletine kelepçe taktırmak için Londra savcılığına talimat yazacak.
" Geçmişin ruhu bir romanın elli birinci sayfasında, genç adamın karısına ettiği veda cümlelerinin arasına gizlenmişti. Geçmişin gözleri büyüdü; uyuduğum yatağın ardından gözlerime baktı ve bir şeylerin yanlış olduğunu kulağıma fısıldadı. Geçmiş kitabın sözcüklerinden kaçtı ve küçük bir çocuğun kalbine sığındı. "
Reklam
Sartre'in romanı sıradan bir adamın varoluşun sandığı gibi olmadığını keşfedişine dair bir günlüktür. Bulantı'da ana karakter Roquentin gönülsüz de olsa gerçekliğin asıl doğasına dair bir farkındalık geliştirir. (...) Sartre Roquentin'in ortalama oluşunu vurgulamak için elinden geleni yapar. Roquentin hiçbir iddiası olmayan bir tarihçidir.
Haram bakışta nasıl küçük bir ateş ormana atıldığında, yavaş yavaş ormanı yakar, mahveder, bitirir. Nazara tenezzül eden bir mümin, amelini gün be gün yer, mahveder. sonra Korkarım ki, o adamın akıbeti elim ola...
zengin bir tüccar, altın fiyatına minik bir bülbül bir satın almış bülbüller sıradan kuşlardan olmadıkları gibi adamın satın aldığı bülbül çok daha farklıymış sabahtan akşama kadar hiç ama hiç yorulmadan en içli sesiyle ötüyor ve onun şarkısı tüccarın evinde yaşayan herkesi tam kalbinden vuruyormuş bülbülün sesi kimini neşelendiriyor kimini
Elinde kutsal kitap vardı. İsrailoğullarının Mısır'dan çıkışını anlatan XX. bölüm açık duruyor ve parmağı ile bana: "Hiçbir zaman heykel yapmayacaksınız" diyen dördüncü âyeti gösteriyordu. - İnsanlık bu emre karşı gelmekle budalalığını gösterdiği için mahvolacaktır, diye ilâve etti. Bir deliye rastladığımı anladım. ... - Beni mazur
Reklam
60 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.