Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kuday Suer

Kuday Suer
@kuday_suer
birçok kitap okudum fakat bu siteyle yeni tanıştım....
9 okur puanı
Temmuz 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Bardağı taşıran o son damla gibi... Hiçbir zaman bardağa ait olmamış ve gelişiyle her şeyi altüst etmiş o damla gibi hissediyordum..
Reklam
Ben Kayra, bu noktadayım. Hayatı reddetmek noktasında. Tek bir varlık kaldı reddini gerçekleştiremediğim. O da kendim. Ve Kuday beni uykumdan uyandırıp silahı doğrultmasaydı, kendimden de vazgeçebilirdim. Çünkü yıllardır bunun için hazırlanıyordum. Bildiklerimden, gördüklerimden, tespitlerimden, teorilerimden, yeteneklerimden, hatta beş duyumdan vazgeçebilirdim. Eğer kaldırmasaydı beni, Grand Hôtel’in 454 numaralı odasının çift kişilik yatağından...
Ve en sonunda, sorularına “Neden?” sözcüğüyle başlayanlar gelir. Sonunda diyorum, çünkü aralarında kronolojik bir sıralama olduğu gerçektir. İnsan önce hayatta kalmış sonra inanmış ve en son reddetmiştir. “Neden?” sorusu ise ne hayatı, ne de yaratıcıyı merak eder. Merak ettiği tek konu kendisidir. Ve kendisiyle o kadar ilgilidir ki, soruyu soran kişi içinde iyiliğe yatkın birçok özellik barındırmasına, hiç tanımadığı bir insanın hayatını kurtarmak için kendisininkini tehlikeye atabilecek olmasına rağmen yakın çevresine, sırf “kendisi” olduğu için acı çektirecek kadar bencildir. Filozoftur. Düşünür. Nedenleri merak eder. Elinden geldiğince de erişir. Ama tek sorun, elindeki nedenlerle ne yapacağını bilememesidir. Nasıl’ı soran bildiklerini kullanarak hayatını kazanır. Kim’i soran tanrısını bulur ve tapar. Neden’i soran ise nedenleri bulur, bir süre savunur sonra unutur. Başka nedenler bulur, onları da savunur ve unutur. Ve böyle gider. İsmi: insanoğlunun önlenemez değişimi. Varlığına farklı nedenler bulmaktır, insanı ilerleten. Ancak “Neden?” sorusunu soranlar içinde bir azınlık, buldukları ilk nedene takılıp kalır. Onda ısrar eder. Değiştiremez, unutamaz. Ve bütün insanlık ilerlerken o azınlığın mensupları sabit kalır. Ya yok olurlar ya da bütün dünyayı ve barındırdığı farklı nedenleri reddederek yaşarlar...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Beynimdeki tek soru, gözlerimi açtığımdan beri “Neden böyle bir yaratık haline geldim?” sorusuydu. Zaten hepimiz kendimizi sorduğumuz sorulara göre belirleriz. Tercihlerimiz sorularımızdan gelir... “Nasıl?” sorusunu soranlar gerçek hayatın gerçek uğraşlarını en iyi öğrenenlerdir. Bilimle, sanatla, dünyayı “Dünya” yapan her branşla ilgilenirler. Siyasetçiler buradan çıkar. Çünkü kendilerinden öncekilerin nasıl yaptıklarıyla ilgilenip meşgul olmuşlar ve akıllarına başka bir soruyu getirmemişlerdir... “Kim?” ya da “Ne?” ile başlayan sorular ise fail arayan, yaratıcı, yok edici kişi ya da olay araştıran insanların hayatlarını çizer. Alın yazısı varsa bunu bir de yazan vardır. Doğa varsa Tanrı vardır. Çocuk varsa anne ve baba vardır. Ve bu insanlar dinle ilgilenirler. “Nasıl?” diye soran ve dünya burjuvazisini oluşturanların aksine gerçek hayattaki işlerle ilgileri asgarî düzeydedir. Çeşitli dinlere mensup olurlar. Ve sorularını kutsal kitaplarına yöneltirler. Burjuvaların hukuk kitaplarına yönelttikleri gibi...
Ben etrafımda cinler olsun isterim, çünkü cesurum... Siz yükseliş istediğiniz zaman yukarıya bakarsınız. Bense aşağıya bakarım...
Reklam
37° dereceyken insana her şey sıradan görünüyor¹ ¹ Normal vücut ısısı 36 ile 37,2 derece arasında değişebilir.
Sorulabilir hangisi daha kolay diye. İki dakika selamlaşmak mı, yoksa üç kilometre fazla yürümek mi? Söylemeliyim ki ben zaman sıkıntısı çekmedim hiç, hele sabır konusunda asla!
Bilemezlerdi benim geleceğimi. Onlar bir çocuk istediler ama ben geldim! Dünyaya en az değer veren insan. Onlar normal bir çocuk istediler, eğitim görüp, meslek sahibi olacak, gururlanacakları. Ama ben geldim. Bilemezlerdi bir canavar büyüttüklerini. Onların suçu değil. Ve benim onlara acı çektirmem vicdanen yasal değil. İşte bu yüzden sadece onları düşündüm. Başka kimseyi değil. Ölmelerini arzuladım. Benim dönüştüğüm adamı görüp üzülmemeleri için. Ailemin evindeki yatak uyuyabildiğim nadir yerlerden biriydi. Ama ben kan kustum oraya. Bilemezlerdi… Annem bilemezdi dünyanın sonunu doğurduğunu…
Asil'in ne zaman neye değer vereceğini tahmin etmek olanaksızdı. Diğer insanlar gibi ilkeleri yoktu. Diğer insanlar gibi kişiliği yoktu.
Doğal nedenlerle ölmeyecek kadar doğa düşmanıyım. Topraktan nefret ediyorum...
Reklam
Ve bütün dünya aynı olduğu gün bile ortalıkta gezinen benim gibi adamlar olacak. Kimyevi maddeler yerine şarabı tercih etmek için orada olacaklar. Sistemin kurtardığı insan hayatlarına değer vermeyecekler. Rimbaud'un şiirlerinden fışkırmışcasına, o kadar güzel konuşacaklar ki çevrelerinde binlerce insan toplanacak... Bazıları da susmayı tercih edecek. Dünyaya sahip olabilecekken açlıktan ölecekler.
Doğduğunu herhalde annesinden başka kimse fark etmemiştir; yaşadığını da pek az kimse bilir; fakat ölümünü kimse fark etmeyecek, öldüğüne kimse sevinmeyecek, kimse acımayacaktır. Onun düşmanı, dostu yoktur. Yalnızca birçok tanıdığı vardır. Belki bu silik kişinin yalnız cenazesi bir ilgi uyandıracak, yolda adamın biri saygı ile durup selamlayacak, belki başka bir meraklı da cenazenin önüne koşacak, ölenin adını soracak ve hemen unutacak.
" Ah tanrım! Ne budala insanlar var! Evleniyorlar." diye içini çekti ve sırtüstü yattı.
Sen yalnız büyük ve acı sözler söylemekte ustasın.
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.