Hep okumak istediğim bir kitaptı çünkü konusu beni çok etkilemişti. Mücadele etmenin, hayatta kalma savaşının öyküsünü anlatıyordu "Beyaz Diş". İsmi de değişik değil mi? Kitabın en başında hemen geçmedi bu afilli isim. Fakat öykünün bağladığı her bir olayda ve karakterde bir heyecan vardı, sanki o anı birebir orada yaşamışım gibi hayal ettirdi.
Ayrıca vahşi doğada hayvanların birbirine olan tepkilerini ve içgüdülerini okudukça daha iyi anladım. Kurt köpeği olmak çok zormuş. Saldırmak için bir fırsat kollayan kurtlar mı desem, yavrusunu hatırlamayan annesi mi desem, çilekeş ama bir o kadar maceralı bir hikaye...
Efendisi olarak gördüğü sahibi ne kadar öfkeli biçimde Beyaz Diş'e yaklaşıyorsa bu köpek ve kurt karışımı hayvan da diğer hayvanlardan kızgınlığını çıkarıyordu -üç kuruş kazanacağım diye hayvanı kızdırmasıyla beni de kızdırmıştı- ama favorim Scott gibi sevgi dolu, hayvana nasıl yaklaşılmasını bilen sahibi varsa içgüdülerinin verdiği hisle yumuşacık olan sevgi dolu hayvan tanıdım :)
Sevgi güçtür, hayvanlara karşı beslediğiniz sevgi büyük bir güçtür...
"Hayvana iyi ve dostça davranmakla yetinmiyor; uzun uzadıya okşayarak, sevgisiyle tedavi ediyordu onu."
"Efendisinin sevgi ışığı altında Beyaz Diş'in karakteri tıpkı güneş altında açan bir çiçek gibi gelişiyordu."
"Efendisiyle olabilmek ve onunla şehre inebilmek uğruna, yiğeceği olan etten bile vazgeçebilirdi."
Diğer incelemelerde görüşmek üzere, hoşça kalın!