Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gökçen

Gökçen
@lPuduhepa
ϜϓſϞ | 1283🪽 Kandinsky tablolarının içinde kendi sürreal yalınlığımı arıyorum.
118 syf.
10/10 puan verdi
“Gökler insancıl değil!”
Bohumil Hrabal
Bohumil Hrabal
benim daha önce okumadığım bir yazardı ve tanışma kitabım oldu. Karakter Haňta’nın deyimiyle çoğu cümlesini ağzımda bir şeker varmış gibi yavaş yavaş tadını alarak tekrarladım zihnimde. Sarsıcı bir yolculuktu benim için; belki de Haňta’nın bu kadar yalnız bu kadar sevilmemiş olmasına katlanamadım. Sayfaları geçerken ne zaman bir yaşam belirtisi gösterecek, ayağa kalkıp öfkelenecek, bağıracak tutkuyla sevecek diye bekledim durdum. Haňta’nın tüm tutkusu kitaplar… Bölümlerin çoğu aynı başlıyor; otuz beş yıldır kağıt preslediğini söylüyor. Yaşamı elinden kayıp gidecekmiş de tutmaya çalışıyormuş gibi hızlı hızlı anlatıyor. Presleme işini yaparken gözüne çarpan ciltli kitapları balyalamaya kıyamayıp dev bir kütüphaneye çevirdiği odası huzuru bulduğu yer. Bununla beraber, her gün birkaç bira yuvarlamayı, okumayı kolaylaştıran harflerden sarmal düşüncelerin kafası içinde daha rahat dolanmasını sağlayan bir yancı olarak görür. Ancak ne biralar, ne bir başka şey zaman içerisinde zihnindeki tilki kuyruklarının birbirine girmesini engelleyemiyor. Geçmişine, çocukluğuna dair acı veren hatıralardan başka pek bir şey kalmadığı için şimdisine odaklanıyor ve durmadan anlatıyor. Ölüm, yaşam gibi pek çok konuda felsefi fikirleri olan biraz kasvetli bir havası var kitabın. Yaşamı ve ölümü içerisinde barındıran eserleri seviyorum, bolca okumalar!
Gürültülü Yalnızlık
Gürültülü YalnızlıkBohumil Hrabal · Notos Yayıncılık · 2021571 okunma
Reklam
72 syf.
10/10 puan verdi
Film izler gibi…
Pandemi döneminde okuma düşünceme biraz geç kalmış olsam da süreç hala sonlanmadığına göre çok da geç kalmış sayılmam… Jack London, 1910’larda yazmış olsa da kitaba göre veba salgını 2013 yılında. Karakterler; hikayeyi anlatan Graser, torunları Edwin, Tavşandudak, Hu-Hu. Çevirmenin güncellenen son söz notları eşliğinde kısa sürede bitiyor novella. Kitabı okurken, insanoğlunun başka bir gezegenden bu dünyaya sanki misafir geldiği düşüncesine kapıldım. İhtiyar Graser’ın da dediği gibi; insanlar çoğalacak, savaşlarla birbirlerini yok edecekler, kanla düzen kuracaklar. Ardından doğa salgınlarla kendini yenileyecek.. İnsanlık tarihine bakıldığında benzer şeylerin olması tam anlamıyla ürkütücü. Kısa olmasına rağmen düşündürücü bir post apokaliptik. Oldukça da sağlam tespitlerle yazılmış bir kitap. Çağında büyük bir salgın vakası yaşanmamış olmasına karşın böyle bir hayal gücü ancak Jack London’un kaleminden çıkardı. Sağlam empatili, geleceği öngörebilmesiyle her sayfasından keyif aldım.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,6bin okunma
104 syf.
8/10 puan verdi
“Dans etmek bir çığlığı susturmak mı?”
Açlığın, sefaletin, umutsuzluğun bir insana neler yaptırabildiğini ve bunun insanı nasıl bir psikolojiye sürüklediğini merak ediyorsanız doğru kitaptasınız. Tarihe dans vebası diye geçmiş gerçek bir olayın Jean Teule kara mizahı ile kurgulanıp bizlere ulaştığı bir eser. 1518 yılında görülen, toplumsal histeri vakalarından birinin hikayesi anlatılıyor. Strasbourg’da açlık, kıtlık, inanılmaz yamyamlık örnekleri baş göstermişken yöneticiler çare bulmak için uğraşıyor. Bu tepedekilerin çare arayışı sırasında birde etrafta dolaşan Türk akını haberleri var. Türklerin halkta oluşturduğu korku inanılmazdı gerçekten, çok yanlış izlenimlere kapıldıkları belli… Histeriye dönecek olursam; yaşanan açlık ve sefalet, kentte yiyebilecek hayvan bırakmadığı gibi ailelerin artık bebeklerini yemesine kadar işi ilerletiyor. Bebeklerini yemektense ırmağa atan Enneline ise dans histerisini başlatan kişi. Bir tür kurtuluşu yakalayan insanların çevresinde şekillenen bütün bir şehri okuyorum. Öyle ki yazar bu durumu çok iyi özetlemiş: “Hiç kuşkusuz acının içlerini kaplamasına boyun eğmemek için, bilinçaltına itilmiş yasakları alt ederek, kendinden geçişle kaçış yoluna kavuşuyorlar, düşünceleri matemin kederinden kaçıyor. Yüksek bir bunaltı düzeyi gerçeklikle bağlarını kaybetmelerine yol açıyor.” Sf.54 Alt metinde dini sınıflamaların ve yöneticilerin eleştirildiğini düşünüyorum. Fizyolojik ihtiyaçlarını gideremediğinde insanların düştüğü durumu ve böylesi bir yokluğun insani değerleri nasıl yok ettiği ise çok iyi işlenmiş.
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,634 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
105 syf.
10/10 puan verdi
“Olağanüstü bir varoluş inadı!”
Farklı ülkelerden de kitaplar okuma isteğimle aldığım, Çin edebiyatıyla tanışma eserimdi. Lianke’nin muhteşem betimlediği kuraklık yüzünden aç kalmaktan korkan köylülerin yürüyüşüyle başlıyorum. Köy ahalisinin yürüyüşüne katılmayan, bir küçük mısır filizine güvenip kalan İhtiyar ve kör köpeği Kör’ün hikayesini okuyorum. Tepede alev gibi yanan güneşten kaçanlara katılmayacak, her sabah yaptıkları gibi Baliban Tepesi’ne çıkıp İhtiyarın diktiği mısır fidesinin serpilmesi için uğraşacaklar. Gitmeye mecalleri yok, olsa da bilinmeyen yolculuk çekmiyor onları. Sonrası ise olağanüstü bir yaşam mücadelesi, yaşama inadı.. İhtiyar bazen pes edecek olup elindeki kırbacını güneşe savurup onunla kavga ediyor, bazen güneş ışınlarının ağırlığını ölçüyor. Bu doğa ve insanın savaşından öte başka bir şey; doğa ve insanın birbirini tartması… Çünkü İhtiyar kendisi için değil gelecek nesil için çabalıyor. Günlerin, ayların, yılların böyle bir uzamda ayrımı yok. Harika bir başlık seçimi. Basit gibi görünen ama alt metinleri eserin içinde gizli olan farklı bir yolculuktu..
Günler Aylar Yıllar
Günler Aylar YıllarYan Lianke · Jaguar Kitap · 20204,393 okunma
404 syf.
10/10 puan verdi
“Kötülük gözüme hudutsuz görünüyor.”
Svetlana Aleksiyeviç… Öyle gerçek ve öyle acı şeyleri aynı sayfalara sığdırmayı başaran yazar. Okurken kaç kez durdum, kapattım, soluklandım hatırlamıyorum. İkinci Dünya Savaşıyla birlikte cephe kavramının değişmesiyle kadın rolüne çok iyi değinmiş yazar. Kitap farklı bir tarzda yazılmış; yazar kitabı yazma süreciyle birlikte savaşta bulunan
Kadın Yok Savaşın Yüzünde
Kadın Yok Savaşın YüzündeSvetlana Aleksiyeviç · Kafka Yayınları · 20161,057 okunma
Reklam
96 syf.
10/10 puan verdi
Acı.. ama gerçek!
Japonya 1945’te 2 atom bombası ile mağlubiyetini ilan etti. Koşulsuz olarak teslim oldu. Savaşın faturası ise Sadako Sasaki gibi masumların üzerine kesildi. Atom bombasının yaydığı radyasyonla binlerce masum insan ya öldü ya da hastalıklarla bir ömür boğuştu. Sadako’nun hikayesi her vicdan sahibi insanı derinden etkiliyor. Aynı zamanda umut etmeyi aşılıyor. Onun kısacık hayatını konu alan bu kitapta, Sadako’nun gerçek hikayesini bulacaksınız. Yazarlardan biri, Sadako’dan iki yaş büyük ağabeyi, Masahiro Sasaki. Diğer yazar Sue Dicicco, bombayı atan ülkenin vatandaşı. İkisini bir araya getiren ise Sadako’nun hikayesini, uğradığı tahrifattan arındırarak tüm gerçekliğiyle dünyaya anlatmak isteği.. Okuduğum baskının kitabında ise bir de turna kuşunun origamisi nasıl yapılır kısmı var. Bende bir tane turna kuşu yaptım; “Kuşlar bir mucize yaratabilir..” (sf.34)
Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu
Sadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuEleanor Coerr · Beyaz Balina Yayınları · 202110,5bin okunma
116 syf.
9/10 puan verdi
Okumayı çok seven herkes gibi benim de çok etkilendiğim, kendimden bir parça bulduğum, beni kendi içimde hiç bilmediğim yerlere götüren kitaplar var. Üstelik yeni çıkan yazalara ön yargıyla yaklaştığımız bu zamanda, şu an duygularıma tercüman olan bir kitap okumuş olmak iyi geldi. Kitap 40 farklı konulu denemelerden oluşuyor. Okurken her sayfasında kendimle dertleşiyor hissetmem, düşüncelerimin yazılara dökülmüş olduğunu görmem etkileyiciydi. Sevgili yazar, bu naif kitabı okumama vesile olduğunuz için iki kol açıklığından da fazla teşekkür ederim.. Kaleminiz daima güçlü olsun.
İnsan Bir Yanılgıdır
İnsan Bir YanılgıdırCemil Korkmaz · Lora Yayıncılık · 202184 okunma
104 syf.
10/10 puan verdi
“Köy Enstitüleri” fikriyle ilk olarak, Kırıkkale’de bulunan Hasanoğlan Köy Enstitüsünü ziyaret ederek tanışmıştım. Kütüphane rafında bu kitapla karşılaşınca orada yaşadığım duygulara tercüman olacak mı diye alıp okumak istedim. Oldu da… Kurtuluş Savaşı’nın üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen savaşın izleri Anadolu’nun üzerinden kalkmamış, ülke
Köy Enstitüleri
Köy EnstitüleriCan Dündar · İmge Kitabevi · 2015350 okunma
280 syf.
10/10 puan verdi
“Korkuyorlar Dünyadan korkuyorlar Yok ediyorlar korktuklarını Kendilerinden korkuyorlar Keşfedeceklerinden korkuyorlar İnsan haklarından korkacaklar Öldürüyorlar ne ise korktukları” Yaşamın doğruları, büyümekte olan bir Kızılderili çocuğun gözünden masalsı şekilde anlatılan kaliteli bir eser okudum az önce. Sadece eğitim kisvesine sıkıştırılmamalı kitap, yok edilen hatta katledilen bir kültürün dramı. Bence herkes, okumalı. Okumalı ki doğadan korkmamalı çünkü insan bilmediği bir şeyden her zaman korkmuştur. Korktuğu için de doğayı yok etmekte. Oysa doğanın da insanlar karşısında korktuklarını bilse, dünya bu halde olmazdı belki de.. Küçük Ağaç’ın Eğitimi, anlatılması değil, hissedilmesi gereken bir kitap. Başucumda ne zaman bu kitabı arasam, “mümkünden de öte döneceğim, dosdoğru.”
Küçük Ağaç'ın Eğitimi
Küçük Ağaç'ın EğitimiForrest Carter · Say Yayınları · 20218,1bin okunma
208 syf.
9/10 puan verdi
‘Günden Kalanlar’ Ishiguro ile tanışma kitabımdı. Kitabın ilk sayfalarında okumaya devam edip etmemek arasında oldukça kararsızdım. Bana bir şeyler katabileceğine dair umudum kırılmıştı. Ama başladığım kitabı yarım bırakamama gibi bir huyum olduğu için mecbur devam etmek zorunda hissettim. Aslında bazı yönlerden oldukça iyi olmuş devam ettiğim.
Günden Kalanlar
Günden KalanlarKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20195,3bin okunma
Reklam
128 syf.
10/10 puan verdi
Bu okuduğum Mine Söğüt’ ün ikinci yapıtı oldu. Deli Kadın Hikayelerini de, bu romanı gibi oldukça sevmiş ve yazarın farklılığına kanaat getirdikten sonra sıra sıra külliyatını tamamlamayı kafama koymuştum. Beş Sevim Apartmanı’nı anlatmaya söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Kitabı bitirdiğimde sonu tahmin edilemeyen psikoloji filmlerinin sonunda
Beş Sevim Apartmanı
Beş Sevim ApartmanıMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20196,7bin okunma
189 syf.
8/10 puan verdi
Dersime katkısı olsun, bir kenarda kuramlar elimin altında dursun niyetiyle aldığım bu kitabı genel olarak beğendim diyebilirim. Konu ana hatlarıyla verilmemiş ama hemen hemen her önemli kavramın bahsi geçmiş. Bu durumda derse yardımcı kaynak konumunda. Hocamız giriş niteliğindeki eserinde kullandığı kavramları ana hatlarıyla anlatmayıp çeviri yapılmış eserlerden beslenmesi negatif yönde bir özellik. Özellikle Pavlov(köpek deneyi), Watson(Albert deneyi), Skinner(fare deneyi) gibi bu konunun ana hatlarını ortaya koyan meşhur deneylerden ayrıntılı olarak bahsetmesini isterdim. Dili Psikoloji öğrencilerine göre gayet anlaşılır olsa da konuyu bilmeyenlere yönelik biraz ağır gelebilir. Bunların dışında, öğrenmeyi tarihsel sürecinden başlayıp ele alarak anlatması hoş olmuş.
Öğrenme Psikolojisi
Öğrenme PsikolojisiNermin Çelen · İmge Kitabevi · 199914 okunma
154 syf.
10/10 puan verdi
Sigmund Freud’un en önemli öğrencilerinden ve psikiyatri tarihinin en radikal isimlerinden biri olan Wilhelm Reich’ in ünlü kitabı Dinle Küçük Adam... 1945’te yayımlanmış bir makale veya okuyucuyla sohbet olan bu kitabın defalarca okunmaya değer olduğunu düşünüyorum. İnsanın hatalarıyla yüzleşmesini sağlıyor ve cümleleri bir tokat gibi yüzünüze çarpıyor. Yazar başta kendi olmak üzere bütün küçük adamlara sesleniyor. Hepimizin içinde bulunan ama egolarımızdan dışarı çıkamayan o küçük adamlara(kadınlara) sesleniyor. Çoğu insanın hayatını değiştiren ‘Dinle Küçük Adam’ın benim de hayatımda sürekli alıntılarını yapacağım bi kitap olduğunu belirtmek isterim. Sizi etkileyen ve ağzınızı yüzünüzü kırıp tekrar dünyaya bırakan bu ‘küçük’ kitabı yüreği yetenlere tavsiye ederim.
Dinle Küçük Adam
Dinle Küçük AdamWilhelm Reich · Payel Yayınları · 201913,1bin okunma
135 syf.
10/10 puan verdi
Aliya İzzetbegoviç’i izlediğim bir tiyatroda tanımıştım. Geçen bir sahnede, 70 senesinde yazıp bu yüzden 2. kez hapse girmesine neden olan bu kitabı öğrenince anında yapıştım, okumalıyım dedim. Öyle ki 130 sayfalık deklarasyonun her satırını yazmak istedim buraya. Öncelikle deklarasyon 1970 senesinde ve İslam ülkeleri ile Müslüman halklara hitaben yazılmış İslamın tekrar uyanışının formüllerini içeren bir metin. Biz nasıl Müslümanlarız diye sormamız gerekiyor ki İslamın hayatımızda ne kadar aktif olduğunu görelim: Biz Eğitimsiziz, Biz Fakiriz, Biz Bölünmüşüz.. Ülküsüz ve cesaretsiz hocaların, ihtişamlı ama içi boş camiilerimizin, İslamda hayata geçirilmesi gereken ilkelerin yok sayılmasının sonucudur bizim eğitimsiz, fakir ve bölünmüş olmamız. Kitabın amacının “Müslümanları İslamlaştırmak” olması epey dikkat çekici nokta. Ve Aliya’nın sözleriyle ‘Bu deklarasyon, nereye ait olduklarını bilen, kalplerinin derinliklerinde hangi tarafta durduklarını hisseden Müslümanlara hitaben yazılmıştır.’
İslam Deklerasyonu
İslam DeklerasyonuAliya İzzetbegoviç · Yarın Yayınları · 20187,7bin okunma
158 syf.
9/10 puan verdi
Adını sürekli duyduğum içimde her zaman başlama isteği olan Bukowski ile nihayet tanıştım. Çok büyük bir heyecanla başlamıştım kitaba, ki sayfalar ilerledikçe afallamaya, neler oluyor demeye başldım. Çünkü yeraltı edebiyatına ilk defa giriş yapıyordum ve karşımdaki yazılanlar daha önce okumadığım tarzdaydı. Hem yazar hakkında bilgi sahibi değildim
Factotum
FactotumCharles Bukowski · Metis Yayınları · 20202,902 okunma
45 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.