Her hayalin bu derece kolaylikla hakikate dönüşmesine imkan olaydi dünyada hiç mutsuz kalmazdi.Yahut o zaman herkes mutsuz olurdu.Çünkü insanlara hakikat kadar da hayalin lazim olduğunu hayatimin henüz yirmiyi bulmayan yillari içinde teceübe ettim.Hayalin lezzeti hakikate dönüşmesinde degil,o ilk şeklini daima korumasindanmiş.
Medeniyetin,yetkinleşme fikrinin gayesi birbirini öldürmeye çalişmak midir? Yoksa umumi kardeşligin kurulmasina çare aramak mi? Neden insan öldürmek tekniğinde en usta olan,savaş aletleri en mükemmel bulunan milletler en medeni,en gelişmiş sayiliyorlar?
Meğerse ademoğlu hileden ibaretmiş."Dost" sifatini hak eden iki fert bulmak hemen imkansiz görünüyor,bu kelime manasiz bir söz gibi kaliyordu.Bu kadar düşmanlik eden insanlarin nasil olup da birbirini mahvetmeyerek asirlardan beri bir arada yaşayabilmiş olduklarina hayret ettim.
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryuzunde yitirecek bir seyi yoktur artik ve bir kez kendi icindeki insani anlamis olan, butun insanlari anlar.
O an içimdeki bu donuklaşma sürecinin ne kadar ilerlemiş olduğunu birden görüverdim,hiçbir yere tutunmadan,hiçbir yerde köklenmeden,akan suyun üzerinde kayar gibi yaşıyordum ve bu soğuklukta ölü,cesedimsi bir yan olduğunu gayet iyi biliyordum...
Istirabin verdigi intibah zamanlarinda,kendi kendini aldatmak başkalarini kandirmak kadar basit değildir ve insan kendi içindeki adaletten ürkmeye başlar.