Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zenginin zengin diye derdi olamaz. Fakirin fakir diye. Gencin genç diye. Yaşlının yaşlı diye. Kime hak lan bu dert dediğimiz şey ? Niye sormuyor kimse birbirine derdini ? Niye dinlemiyor ?
Bir de seni-çok-iyi-gördüm'ü ve senin adına-çok-sevindim'i var. Sevinme lan, pezevenk! Hani hep bok gibiydin de bugün daha az bok gibisin demenin başka hali bu laflar. Kibarcası, korkakçası, kaypakçası.
Sayfa 24 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Wow
Ve fakat bir şey çengellendi çok çengelengiz usu­ma; kitabı herkes internette bedava okuyacak ! - Yazarın telif hakkı n'olucak? sorusunu bezedim masanın nakışları hüzünlü örtüsü­ne. Her yanıtından sonra sanki gol atmış bir ayaktopçu gibi gerinerek arkasına yaslanan elleri dijital, bakışları alaycı adam: - Olmayacak. diye pervasızca bir kahkaha attı. Kahkahası yayıldı masa örtüsünün hüzünlü nakışları üstüne. Masa örtüsü tedirgin oldu. Boynunu büktü örtüye bir narin elin nak­şettiği kırmızı gül. - O zaman niye yazsın yazar? Yazarak nasıl ge­çinecek? Yazarın başka bir işi olup yazarlığı hafta sonu şiir yazan hekimler gibi, hobi olarak mı yapacak? deyince duraladı dijital adamın masa örtüsünün nakış­ları üstünde trampet çalan elleri. - Ona bir çare bulunacak herhalde... diyerek dudak büktü. - Ne çare bulunacak, sen çareyi bulur bulmaz, karşı çare üretecek internet korsanı. dedim. Sustu. Sağ kaşı iner gibi oldu, bunu kendine ya­kıştıramayarak yeniden kalktı. Sol kaş sağ kaşa fırça çekti: - Ne iniyorsun? İnecek kaş m ıyız lan biz? Kaşların muhabbeti sırasında; - Matbaacı ne iş yapacak? sorusunu sıvı olarak boca ettim masaya, masa örtüsü ıslandı, yapıştı masaya. - Hiç de yağmur havası değil! düşüncesini yaprakları nda gezdirdi boynu bükük, nak­şı güzel kırmızı gül. Elleri dijital, ruhu elektronik adamı şapa oturttu­ğum duygusunun huzuruyla arkama yaslanıyordum ki ; - Ne matbaası yahu, ilerde kağıt olmayacak! Mat­baacı kendine başka bir iş bulacak. alaycı yanıtıyla kalakaldım.
Sayfa 6 - Ortaoyuncular YayınlarıKitabı okuyor
Böyle örtü öfkeler aslında daha tehlikeliydi. Çok genç yaşta bile öğrenebiliyordu insan bunu. Kendini açıkça belli eden bir öfke, genellikle geçici bir sorun oluştururdu. Ama karşındaki insanda öfkenin üstü örtülmüşse, böyle bir şey hissetmişsen, dikkatli olmalıydın. Bastır lan öfke daha sonrası için tehlike yaratabilirdi.
-Mesela güzel güzel diyorsun da nasıl güzeldi bu güzel onu anlatıver. _ Güzel abi işte.. - Kör mü, topal mı, uzun mu, kısa mı, etli mi butlu mu? _ Abi ayıp oluyor ama. - Peki tamam, onu geçelim, bari şunu söyle esmer miydi Güzel? _ Bilmiyorum abi. - Nasıl bilemezsin lan! _ Sevmekten dikkat etmemişim abi. - .... _ Ama esmerdi herhalde..
Reklam
Bir günün sonunda arzu
Yorgun gözümün halkalarında Güller gibi fecr oldu nümâyân, Güller gibi... sonsuz iri güller, Güller ki kamıştan daha nâlân, Gün doğdu yazık arkalarında! Altın kulelerden yine kuşlar Tekrârını ömrün eder i'lân, Kuşlar mıdır onlar ki her akşam Alemlerimizden sefer eyler?.. Akşam, yine akşam, yine akşam, Bir sırma kemerdir suya baksam, Akşam, yine akşam, yine akşam, Göllerde bu dem bir kamış olsam! Ahmet Haşim.
Boşanmak mı? Kim var lan senin hayatında? Arsız! Boşanmak için hayatımda birinin mi olması gerekiyor?
rengini kaybeden sensin lan, sen
Başka zamanlarda ise, rengini kaybeden arkadaşları mı yoksa dünya mı diye düşünüyordu, insanlar ne ara bu kadar benzemişlerdi birbirlerine?
Reklam
Takma lan kafana. Bir geldik bir gidiyoruz, gerisi hikaye. Ha, bir de ... Bir sigara versene.
"Gazâ, biliyor musun?" "Ne?" "Babam beni dağa gönderecek." "Nasıl dağa?" "Bayağı dağa işte! Gerillaya! Orada adam ederler seni, dedi." "Hadi be!" "Oğlum, hiç gitmek istemiyorum lan... Ne yapacağım lan, ben orada?" "Gazâ?" "Ne var?" "Oğlum bak, ben gerilla olursam... Ya bir de karşıma çıkarsan?" "Nasıl yani?" "Lan gitme işte askere falan!" "Yahu ne askeri, daha kaç sene var?" "Sen yine de gitme..." "Deli misin oğlum, nereden bulacağız birbirimizi koca memlekette?" "Öyle deme bak... Bir fotoğrafını yolla bari."
Genellikle herkese aynı şeyleri söylerdi: “Takma lan. Bir geldik bir gidiyoruz, gerisi yalan.” Onun sözlüğünde başın sağ olsun gibi ezbere bir teselliydi aslında...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.