Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Marx's idea is that the working class must break up, smash the "ready-made state machinery", and not confine itself merely to laying hold of it.
What Made the Communards' Attempt Heroic?Kitabı okudu
The transition from capitalism to communism is certainly bound to yield a tremendous abundance and variety of political forms, but the essence will inevitably be the same: the dictatorship of the proletariat.
The Presentation of the Question by Marx in 1852Kitabı okudu
Reklam
The bureaucracy and the standing army are a “parasite” on the body of bourgeois society--a parasite created by the internal antagonisms which rend that society, but a parasite which “chokes” all its vital pores.
The Revolution Summed UpKitabı okudu
The proletariat needs state power, a centralized organization of force, an organization of violence, both to crush the resistance of the exploiters and to lead the enormous mass of the population — the peasants, the petty bourgeoisie, and semi-proletarians — in the work of organizing a socialist economy.
The Eve of RevolutionKitabı okudu
The state is a special organization of force: it is an organization of violence for the suppression of some class. What class must the proletariat suppress? Naturally, only the exploiting class, i.e., the bourgeoisie. The working people need the state only to suppress the resistance of the exploiters, and only the proletariat can direct this suppression, can carry it out. For the proletariat is the only class that is consistently revolutionary, the only class that can unite all the working and exploited people in the struggle against the bourgeoisie, in completely removing it.
The Eve of RevolutionKitabı okudu
"The working class, in the course of development, will substitute for the old bourgeois society an association which will preclude classes and their antagonism, and there will be no more political power groups, since the political power is precisely the official expression of class antagonism in bourgeois society."
Marx, p.182, German edition, 1885Kitabı okudu
Reklam
According to Engels, the bourgeois state does not “wither away", but is “abolished” by the proletariat in the course of the revolution. What withers away after this revolution is the proletarian state or semi-state.
The “Withering Away” of the State, and Violent RevolutionKitabı okudu
…Mihail Gorbaçov SSCB'nin kaderini belirleyen son yıllarda (1985-1991) ülkenin lideriydi. Politika ve eylemleri - ve kriz anlarındaki eylemsizliği- Soğuk Savaş'ın sona ermesinde, Komünizmin gerilemesinde ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasında belli başlı etkenlerden biridir. Belki Lenin'in biraz altında ama geçmişin ünlü siyasi liderlerinin birçoğunun üzerinde, 95.sırada değerlendirilmiştir.
Sayfa 15 - Güney kitap
16 yıl sürgün cezası çekti...
“ ...Yahu, hani kabine istifa etmeyecekti? Hani Ferit Paşa Divân-ı Â li’ye verilecekti? Hani ‘Hürriyet ve İtilâf’ kokuşmuştu? Hani meb’uslar kabineye girecekti? Hani Mustafa Kemal İstanbul’a gelecekti? Hani Harekât-ı Milliye memleketi kurtaracaktı? Hani Meclis’de Fransa İhtilâli’ndeki gibi, celâdetler gösterilecekti? Hani ‘Felâh-ı Vatan’ yedi düvelle başa çıkacaktı? Hani renk renk, ordular gelecekti? Hani İngiltere karışacak, Fransa bunalacak, İtalya dağılacak, Hind ayaklanacak, Çin canlanacak, cihan pusulayı şaşıracak, sonra Lenin ile Enver, Troçkiy ile Talât kol kola, bu karmakarışık Dünya haritası üzerinde, batıdan doğuya kadar gezecek, tozacak, hükümrân olacaktı? Refik Hâlit (4 Nisan 1336/1920) Alemder
Sayfa 106
“Theoretically”, it is not denied that the state is an organ of class rule, or that class antagonisms are irreconcilable. But what is overlooked or glossed over is this: if the state is the product of the irreconcilability of class antagonisms, if it is a power standing above society and “alienating itself more and more from it", it is clear that the liberation of the oppressed class is impossible not only without a violent revolution, but also without the destruction of the apparatus of state power which was created by the ruling class and which is the embodiment of this “alienation”.
The State: A Product of the Irreconcilability of Class AntagonismsKitabı okudu
Reklam
[...] the existence of the state proves that the class antagonisms are irreconcilable.
The State: A product of the Irreconcilability of Class AntagonismsKitabı okudu
Leni'nin, öğrenci hareketlerine destek konuşması.
Lenin, öğrencilerin eğitim konularıyla sınırlı olan üniversite içi mücadelelerini bile yararlı saymıştır: " ... Ve küçük akademik çatışmaların küçük başlangıçları büyük bir başlan­gıçtır. Çünkü, onu büyük sonuçlar izleyecektir. Bugün değilse yarın, ya da öbür gün. ( ... ) Gençlik, öğrenci gençlik ve daha çok işçi gençlik mücadelenin sonucuna karar verecektir."
Sayfa 172Kitabı okudu
Ünüversite öğrenci ayaklanmaları.
Ortodoks Marksist görüşe göre, öğrenci hareketleri sınıf çatışmalarının bir uzantısıdır. Üniversiteye gelen genç, genel­likle burjuva ve küçük burjuva kökenlidir. İşçinin ve toprak­sız ya da az topraklı köylünün çocuğunu üniversiteye kadar okutabilme olanağı, çoğunlukla yoktur. Üstelik, üretim süre­cinin dışında kaldıkları için, öğrencilerin yaşanhsı da küçük burjuva koşullarını yansıtmaktadır. Küçük bir azınlığın dı­şındakiler, üniversiteyi bitirdikten sonra küçük burjuvaziye katılacaklardır. Böylece de toplumsal sınıfları değişmemiş olacakhr. Öyleyse, öğrenci gençliğin eylem biçimi, aslında kü­çük burjuvazinin eylem biçimidir. "Küçük burjuva davranış­larının sorumsuzluğu, kaypaklığı, dönekliği, başıbozukluğu ve terörizme yatkınlığı gençlik eylemlerinde" de doğal olarak görülecektir. Oysa olaya kuramsal açıdan bakan Marksistler öğrenci hare­ketlerine böylesine bir olumsuz ve küçümseyici tutumla yakla­şırken, Lenin ve Mao gibi, Marksizm'in uygulamasını yapmak durumunda kalmış eylem adamları, farklı bir yaklaşım içinde olmuşlardır.
Sayfa 171Kitabı okudu
Büyük değişiklik hamlelerine katılmakta gönüllü olan kişiler, genellikle kendilerinin büyük kuvvete sahip olduklarına inanırlar. Büyük Fransız İhtilâlini yapan nesil, insan mantığının ve hudutsuz zekâsının yüceliğine aşırı derecede inanmıştı. Ve bu aşırı kendine güvenirlik yanında, kişilerin aklına davetsiz olarak gelen genel bir değişiklik susamışlığı da vardı.Yeni bir dünya yaratma keşmekeşine korkusuzca atılan Lenin ve Bolşevikler Marksist doktrinin her şeye muktedir olduğuna körü körüne inanmışlardı. Nazilerin bu derece kuvvetli bir doKtrinleri yoktu, fakat onların yanılmaz bir lidere ve yeni bir tekniğe inanç­ları vardı. Yeni yıldırım harbi ve propoganda tekniğinin Almanyayı yenilmez hale getirdiği yolundaki ateşli inanç olmasaydı belki de Nasyonal (Millî) Sosyalizm öylesine sür'atli bir gelişme gösteremiyecekti.
İdeolojinin ve dolayısıyla siyasal kültüıin önemi konusun­ da Marksistlerin değişik görüşlere sahip olduklarını biliyoruz. Ama onlar arasında da tam bir göıiş birliğinden söz edile­mez. Örneğin Lenin, devlet aygıtının baskı ve şiddetle yıkıl­masına önem ve öncelik verirken, Gramsci önceliği ideolojiye tanımışhr. Fransız Devrimi'ni, yüz yıllık bir ideolojik savaşın ürünü olarak görmüştür. Toplumsal özelliklerin siyasal yaşama da yansıdığına kuş­ku yok. Ama söz konusu özellikler acaba ırksal niteliklerden mi, yoksa o toplumun kültüıinden mi kaynaklanıyor? Irkçı kuramlar, ırkların zihinsel ve toplumsal yeteneklerinin eşit olmadığını, bazılarının siyasal yapılar ve parlak uygarlıklar oluşturmaya ötekilerden daha yatkın olduğunu öne sürüyor­lar. Oysa bilimsel araştırma ve gözlemler, bu gibi iddiaların bi­limsel olmaktan çok ideolojik önem taşıdığını ortaya koyuyor.
1.500 öğeden 15bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.