Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu nedenledir ki insancıl Liberalizm şöyle der: Siz iş istiyorsu­nuz; tamam, biz de istiyoruz, ama biz tam anlamıyla iş istiyoruz. Biz boş zaman kazanma umuduyla çalışılmasına razı değiliz, iş yapmanın insanı tatmin etmesini istiyoruz. Biz işi, kendimizi geliş­tirmek için istiyoruz. Ama böyle olması için işin de buna uygun olması gerekir! Sadece insana layık bir iş, özgüven aşılayan bir iş, "egoistçe" bir amaç taşımayan, aksine amacı insan olan, insanın kendini açıkla­ masını, yani /aboro ergo sum, çalışıyorum öyleyse insanım, diye­ bilmesini istiyoruz sağlayan bir iş olmalıdır. İnsancıl kişi, tinin tüm malzemeyi elden geçirmesini, hiçbir şeyin olduğu gibi, durağan halde bırakılmamasını, hiçbir şeyde rahat durmayıp, her şeyin çözüm­lenmesini, elde edilen her sonucun yeniden eleştirilmesini ister. İşte hakiki emekçi böyle huzursuz bir tindir; o önyargıları ortadan kaldırır, kısıtlayıcı ve darkafalılaştırıcı şeyleri parçalar ve insanı, ona egemen olmak isteyen her şeyin üzerine çıkarır; oysa Ko­münist sadece kendisi için çalışır, üstelik de özgür iradesiyle değil, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışır, yani kısacası çalışmaya eli mahkum işçiyi temsil eder.
Raad olun yaaa
...liberalizm de insanlara sorumluluklarından kaçmayı ve esnek ilişkiler ve bağlar kurmayı öğretmektedir. Sadece bütün siyasal ve ekonomik ilişkiler değil -mekan, komşuluk, millet, aile ve din dahil-bütün ilişkiler de ikame edilebilir ve sürekli yeniden tanımlanabilir olarak görül­mektedir. Liberalizm gevşek bağları teşvik etmektedir.
Reklam
Liberal projenin temel özelliklerinden biri insan doğasını belirleyip ona sınırlar getiren derin bir ilişki olarak gör­düğü kültüre karşı duyduğu antipatidir.
Bu artık böyle diğmi
Locke'a göre evlilik bile son tahlilde, özellikle de çocuk ye­tiştirme görevi tamamlandıktan sonra, koşulları geçici ve deği­şikliğe tabi olan bir sözleşme olarak görülmelidir.
Ve devam ediyor
Doğal özgürlüğümüzü sadece devlet kısıtlayabilir; po­zitif hukukun tek yaratıcısı ve uygulayıcısı devlettir; dini inancın ifade ediliş biçiminin meşru olup olmadığını dahi devlet belirler.
Thomas Hobbes tan inciler
Hukuk bencil bireylere uygulanan bir kısıtlamalar dizisidir; Hobbes karşılıklı faydaya dayanan bir öz denetimin varlığına inanmamaktadır. Le­viathan'daki ifadesiyle hukuk "gelip geçenleri durdurmayı değil onları uzak tutmayı amaçlayan" çitlere benzer; yani hukuk insanların doğasında var olan "coşkun arzuları, gözü kara biçimde veya düşünmeden" hareket etme eğilimini dizginler ve dolayısıy­la doğal özgürlüğümüz üstünde bir dış sınırlayıcı işlevi görür. Bunun aksine özgürlük ise "hukukun sessiz olduğu yerde" var olur, sadece devletin "onaylanmış" kuralları net olduğu ölçüde sınırlanır.
Reklam
Liberalizmin mantığı
Belki hepsinden de önemlisi liberalizmin bir zamanlar kendisini ayakta tutan ama artık yenilenemeyen liberal-öncesi bir mirası ve kaynakları tüketmiş olmasıdır. Yaşamın hemen her alanında toplumsal -ailevi, komşulukla ilgili, komünal, dini ve hatta ulusal- bağların gevşemesi bir yandan liberalizmin man­tığını yansıtırken bir yandan da derin bir istikrarsızlık kaynağı olmaktadır.
Okurlarım: “Nelerden söz ediyorsunuz siz?” diye şaşkınca soracaklar, biliyorum. “Önsöz yazmaya çalışıyordum, zira önsözsüz olmaz ki!” “O halde kendi eğiliminizi, kendi görüşlerinizi açıklayın: Nasıl bir kişi olduğunuzu ve ‘Yazarın Günlüğü’ demeye nasıl cüret ettiğinizi?” Ama bu çok güçtür, önsöz yazma yeteneğimin olmadığını biliyorum. Önsöz yazmak belki de mektup yazmak kadar zordur. Liberalizme gelince (“eğilim” sözcüğü yerine ben “liberalizm”i kullanacağım), evet, liberalizme gelince, herkesin tanıdığı, ama her ne hikmetse gizlenmeyi yeğleyen o Meçhul yazar, son yazdığı fıkralarından birinde, bizim yayın kurulunun 1876 yılını nasıl karşıladığından söz ederken -bu arada iğnelemeyi eksik etmeden- her şeyin hayli liberal olduğunu belirtiyor. Beğendim bu dokundurmasını. Gerçekten de bizde liberalizm son zamanlarda her yerde ya zanaata, ya da kötü bir alışkanlığa dönüştü. Aslında kendi başına pek de kötü alışkanlık değil, ama bizler neden olduk buna.
Sayfa 1220Kitabı okudu
liberalizm ad 1. ECO. bireyin özgür olmasını ve ekonomik güçler arasında özgür yarışmayı, devletin bireyler, sınıflar ve uluslar arasındaki ekonomik ilişkilere karışmamasını isteyen siyasal ve ekonomik öğreti. Benzer: erkincilik 2. FELSEFE TERİMİ herkese vicdan, inanç, düşünce özgürlüğü tanınmasının gerekli olduğunu savunan, özgür düşünceye bağlı dünya görüşü.
Diyelim ki bir genç memurluğa başlıyor. Dış görünüş hak getire, boy yok, bos yok, "zekâ yok", ilişkileri sıfır... Gerçi herkes gibi ortalama bir zekâya sahiptir, ama yirmi beş yıldır liberalizm sandığımız amaçsız bir alaycılıkla yetiştirildiğinden, kahramanımız zekâsını kesinlikle bir deha görecektir kuşkusuz.
Sayfa 806 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Benim Özgürlük Kavramım. Bazen, bir şeyin değeri, onunla neye ulaşıldığına değil, onun için ne ödendiğine — bize neye mal olduğuna dayanır. Bir örnek vereyim. Liberal kurumlar, ulaşıldıkları andan itibaren, liberal olmaktan çıkarlar: daha sonra özgürlüğe liberal kurumlardan daha kötü ve kalıcı zararlar veren olmaz. Etkilerinin ne olduğu çok iyi biliniyor: güç istencinin altını oyuyorlar, dağı ve vadiyi aynı seviyeye düzleyip, ahlak diye yüceltiyorlar bunu, küçük, korkak ve keyifli kılıyorlar — sürü hayvanıdır, onlarla her defasında zaferini kutlayan. Liberalizm: açıkçası sürü hayvanı-yapma... Aynı kurumlar, onlara ulaşılmak için savaş verildiği sürece, tamamen başka sonuçlar doğuruyorlar, pratikte özgürlüğü güçlü bir biçimde destekliyorlar. Daha doğrusu, savaştır bu sonuçları ortaya çıkartan, liberal kurumlar uğruna verilen savaş, liberal olmayan içgüdülerin sürmesini sağlayan savaş. Ve savaş özgürlüğe eğitir.
Nietzsche, modernliği 'daha yüksek türlerin' rasyonalizm, liberalizm, demokrasi ve sosyalizm tarafından standartlaştırıldığı ve içgüdülerin iyice çöküp derinlerde büzülüp kaldığı bir durum olarak tasvir eder. Başka türlü söylersek, yüksek türler olarak standartlaştırılan şey, varoluşun gerisinde kalan enkazın parçasından başka bir şey değildir.
Hukuk devletinde liberalizm dayatması
Hukuk devleti kavramını yaratmakla, burjuvazi, kendi devletini soyut devlet kavramıyla özdeşleştirmek istemiştir. Liberal burjuvazi, sadece kendi devletini hukuk devleti olarak adlandırmakla, kendi talepleriyle uyuşmayan diğer bütün devlet tiplerini, hukuksuzluk devletleri ya da despotluklar kategorisine yerleştirmiştir. Hukuk devleti kavramının ortaya atılmasında, burjuvazinin kendisini ulus, kendi devletini de soyut devlet idesiyle özdeşleştirme eğilimi gizlidir.
Ahlak felsefesi (etik) ile hukuk felsefesinin temel kavram ve sorunlarının, herhangi bir ahlak ve herhangi bir hukuk anlayışından bağımsız olarak tanımlanıp irdelenmesinin ve tartışılmasının mümkün olmadığı, özellikle son iki yüz elli yıldır bu kavram ve sorunların liberal ve liberal olmayan anlayışlar ve tabii ki ideolojiler çerçevesinde tartışılmakta olduğu açıkça görülmelidir. Liberalizmin bu konu ve sorunları (üstelik küçümseyici bir tavırla) ideolojiler üstü bir zeminde tartışmak gerektiği hususundaki iddiasını da, liberalizm savunucularının bir ideolojik taktiği olarak değerlendirmek gerektiğini, hatta bunun bir tuzak olduğunu ve bizim ülkemiz gibi ülkelerin düşünen insanlarının bu tuzaktan sakınmak zorunda olduklarını vurgulamak istiyorum.
Liberalizmin ekonomik yüzü ile, hukuksal yüzünün birbirleriyle çelişmesi
Ekonomide sınıfları, aşırı gelir dengesizliğini, bir sosyal sınıfın diğer sosyal sınıf karşısında üstünlüğünü, insanlar arasındaki eşitsizliğin doğal sonucu olarak gören natüralist tavırlı bu fiili liberalizm, hukuk alanında “hukuksal liberalizm” doğrultusunda bir formel eşitliği gözetmeye (hiç olmazsa görünüşte) ne kadar gayret ederse etsin, kendisinin sebep olduğu ekonomik ve sosyal eşitsizliklerden kaynaklanan toplumsal sorunların ve huzursuzlukların üstesinden gelememiştir, gelemez. O böyle bir gayreti, ancak bu sorun ve huzursuzlukların kendi egemenliğini tehdit etmesi karşısında ve sınırlı bir şekilde göstermiş, ekonomik ve sosyal iyileştirmelere bu tehdidin büyüklüğü oranında kerhen başvurmuştur.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.