Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

lilyaNa

lilyaNa
@lilyana
Talan olan ne varsa bizimdir !
Ortaçağ ka­dının cennete çıkarılmasıyla başladı ve binlercesinin cehenneme gönderilmesiyle son buldu. Fakat cehenneme gönderme, mistik ya da bir metaforik olmaktan daha öteydi. Yanan alevler fazlasıy­la gerçekti. Bu çağ aynı zamanda, insan ruhunun kitlesel histeri, katli­amlar ve cadı avları patlamalarıyla sarsıldığı ve insanlığın kendi­sini yerin dibine batırdığı bir çağ da oldu.
Reklam
Akıllı, bilgili ve başarılı bir kadın bir yenilik değil, o zamanın Hıristiyan inanışına göre ancak şeytanla işbirliği içinde bir cadı olabilirdi.
16. yüzyılda kadınlar, Kraliçe 1. Elizabeth örneğinde görüldüğü gibi, korkulan ve sayılan bir taht varisi olabilirken, 17. yüzyılın başlarından itibaren kadınların statüleri gerilemeye başlamıştı. O dönemin Platoncuları, kadınların bir ruha sahip olup olmadıklarını tartışmışlardı. Statülerinin bir göstergesi olarak kabul edilen giysiler düzeyinde bile, kadınların acıları hafife alınmıştı. 17. yüzyıl sonlarının modası, kadınların bedenlerini sımsıkı saran bir korse içine hapsediyordu. 20 yaşında ölen bir genç kadına yapılan otopsi sonucunda verilen raporda şu cümleler yer almıştı: "Kaburga kemiklerinin karaciğeri deldiği ve diğer karın organlarının da az çok zarar gördüğü saptandı. Çünkü annesi, genç kızının giyinmesine yardım eden odalıklara, kızının elbise kemerini iyice sıkmasını tembihliyordu; öyle ki, çoğu kez acıdan genç kızın gözlerinden yaş­lar boşanıyordu." Tenlerinin modaya uygun biçimde solgun gö­rünmesini sağlamak için genç kadınlara ishal ilaçları veriliyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Seneca diyor ki : “Kötülük etmeyi istememek başka, bilmemek başkadır.”
İnsanları konuşarak tanıyamazsınız. Konuşmak, canlı yaratıklar arasındaki en etkisiz iletişim aracı. Dil yalan söylüyor, olanları çarpıtıyor, insanlığın hiç bıkıp usanmadığı klişeleri tekrarlıyor. Bu yüzden, insanları dinlemek onları anlamak için yeterli değil.
Reklam
Bütün bunlar bir köpek gibi bağlanmam, sevgi ve merha­met dilenmem yüzünden başıma gelmişti. İnsan denilen yaratıklara ilişkin düşüncelerimin yanlışlığı yüzünden. Dünyayı aydınlık ve sıcak, merhametli bir yer gibi düşünmem yüzün­den. Bütün köpekler saftır zaten. Oysa şimdi bir kediyim ben. Uzak, denetimli, soğukkanlı ve güçlü bir kedi. Eski Mısır'da, Beni Hasan'da yapılmış üç yüz bin kedi mumyasından biriyim: Onlar kadar soğuk, onlar kadar güçlü ve mağrur.
Cumartesi Anneleri !!! Çocuğunu kaybeden bir anne için yaşanan her yeni gün ilk gün gibidir. Bu acı hiç yaşlanmaz. Yas giysileri yıpranıp ağarsa da, yürek hep karanlıkta kalır. Çocuğunu kaybeden bir anne için yaşanan her yeni gün ilk gün gibidir. Bu acı hiç yaşlanmaz. Yas giysileri yıpranıp ağarsa da, yürek hep karanlıkta kalır.
Halk söküp almadıkça kral ayrıcalıklarından vazgeçmez.
Anlatmak acı gelmesine acı gelir bana, Ama susmak da bir başka türlü acı, Her türlüsü bir başka bela benim için.
Reklam
!insan! Ölümlü olduklarını bilip, ölüm karşısında delirmişlerdir. Bu yüzden doğaya, kendi kendilerine, yıldızlara, her şeye kinle bakarlar. Sevgileri tükenmiş. Sevmeyi unutmuşlar, yaşam sıcaklığını yitirmişlerdir.
Savaşın iğrençliği bilinmeyen bir şeydir de Savaşın kötülüğü saklanan bir şeydir de, yaratıklar onun için kabul edebiliyorlar savaşı."
“biliyorum, ben de biliyorum şu insan yaratığının her bir şeyi berbat ettiklerini. Tanrı hiçbir yaratığı onlara benzetmesin. onlar gibi, Tanrı hiçbir yaratığı ölüm karşısında delirtmesin. biliyorum, onların işi doğumlarından ölümlerine kadar kendilerinden, ölümden, gerçeklerden kaçmak. ve bu kaçıştan, korkudan dolayı önlerine ne çıkarsa yok etmek.”
"Zaten bütün yaratıklar görselerdi, duysalardı savaşı, bütün yaratıklar duyabilselerdi savaş çığlıklarını bu dünyada savaş olmazdı."
“Dünyanın bu delirmiş çağı da, bu alçalmış, bu obur, bu bencil çağı da geçecek ama, ne zaman geçecek?”
579 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.