Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kalplerin makamları dörttür. Zira Allah kalbi dört isimle anmıştır: sadr, kalp, fuad, lübb. O halde lübb birlemenin, fuad bilmenin, kalp inancın, sadr ise İslam'ın mahallidir.
Sayfa 51
Aşkı tabîbim kılmışam, derdinde derman bulmuşam Ben lübb-i hikmet bilmişem, Yunaniyânı neylerem Erzurumlu İbrahim Hakkı
Reklam
Gazel 521
Her kimde ki var hubb-i Hudâ lübb-i muhabbet Allah’a eder cânını kurbân Ramazân’da Dergâhe yüzün dut O kerem-kânına yalvar Elbette eder derdine dermân Ramazân’da Hubb-i Hudâ: Allah sevgisi. Lübb-i muhabbet: Sevginin özü.
Ama kaybedeceğini bilsen de bu mücadeleye geri dönmek zorundasın çocuk. Eğer İNSAN olmak ve öyle şerefli kalmak istiyorsan.
Sayfa 98 - Profil yayinlari
Tasavvuf erbâbına göre lübb, akıl üstü bilgi aracıdır.
İnsan-ı Kamil'in bir adı( Elif-Lam-Mim) dir. Nitekim, Kur'an-ı Kerim'in başında - '' Elif-Lam-Mim şu kitap var ya, onda şüphe yoktur'' Bakara 2/1-2 Buyurulur. Bir hadis-i Şerifte : ''- İnsan ve Kur'an ikizdir.'' Buyurulur.
Sayfa 66 - kurtuba kitap
Reklam
Düşünme ve ahlaki duygulanma kapasiteleri (vicdan), insanı diğer canlılardan ayıran en önemli kapasiteleridir. Tanrı'nın insana "kendi ruhunda üflemesi", bu ayrıcalıklı kapasiteleri ifade eder. Ancak, bu kapasitelilik/ mükemmellik ile donatılmış olmak, kendi başına onu değerli/onurlu bir varlık kılmaz. Onur/ haysiyet kazanabilmek için, bu kapasitelerin ilişkili olduğu alanlarda ve kimselerle doğru içeriklendirilmesini sağlayacak bir özün (lübb) oluşturulması gerekir.
Bilinsin ki kâmil, nefeslerini gözeten, gönül hazinesinin kapısında oturup bekçilik eden ve Hakk’tan başka düşüncelerin Hakk’ın kütüphanesine girmesine izin vermeyen kimsedir. "ALLAH ’a giden yollar mahlûkātın nefesleri adedincedir" ilkesi gereği her nefeste Hakk’a yol vardır. İnsan aldığı her nefesi bizzat Hakk’tan alır ve yine Hakk’a verir. Bilinsin ki, nefes insandan çıktığında hadd-i zâtında heyûlânî ve renksiz olarak çıkar. Bununla birlikte kulun inancı, ameli ve fikri ne ise nefes o renge boyanır ve o elbiseyi giyerek çıkar.
Sayfa 70
Kur’an-ı Kerim’de ‘düşünme’ ve ‘aklını kullanma’ anlamı şu kelimelerle ifade edilmiştir: akl, lubb, nuha, hicr, mirre, fikr, nazar, hilm, itibar, ru’yet, tefakkuh, teemmül, tevessüm ve zikr.
Akıl - Kalp - Öz
Kalp, akıl ve ulü'lel bab konularına dair önemli bir makalesi bulunan Muhammed Tevfik Sidki'den alıntı... : "Kalp kelimesi Arapların inancına göre bir şeyin ortası, özü demektir. Bundan dolayı yürek'e de kalp denmiştir. Çünkü Araplar yüreği (kalbi) düşünce ve tefekkürün merkezi olarak bilmekteydiler. Giderek akla da kalp demeye başladılar. Bu kullanım bir şeyin mahallini o şeyle isimlendirmek şeklindeki bir mecazı mürsel sanatıydı. Bazı kullanımlarda akıl ve kalp kelimeleri eşanlamlı isimler olarak görülmeye başlandı. Eskiler ve yeniler, artık bu kullanımın doğru bir temele dayanıp dayanmadığına aldırış etmemişlerdir... Şu ayete bakalım: "Onlar yeryüzünde gezmediler mi ki akleden kalbler'e, işiten kulaklar'a sahip olsunlar. Aslında kör olan gözler değil göğüslerdeki kalpler'dir." Ayetin ilk bölümündeki kalpler aslında "akıllar" anlamınadır. Fakat ayette "akleden akıllar" denmiyor, çünkü ifade düşük olurdu; "akleden beyinler" de demiyor, çünkü Araplar beynin bu özelliğini bilmiyorlardı ve dolayısıyla böyle bir ifade onlarca yadırganırdı. Kur'an bu tür fizyolojik bilgileri öğretmeyi hedeflemiyordu, önemsemiyordu da. Buradaki kalp kelimesini "akleden, düşünen nefs, kavrayan, yöneten ruh" manasında anlayabiliriz. Çünkü bir şeyin kalbi, onun cevheri ve özü demektir. Bundan dolayı akla lubb (öz) de denir. Çünkü o insan için en önemli şeydir. Çünkü ruh insanın gerçeğidir. Onun dışında her şey kışır (kabuk)dır... "
Sayfa 167 - Metamorfoz Yayıncılık, 9. Baskı, 2019Kitabı okudu
Reklam
"bazı şeyler göründüğü gibi değildir."
Sayfa 131 - profilKitabı okudu
177 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.