Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Düşünme ve ahlaki duygulanma kapasiteleri (vicdan), insanı diğer canlılardan ayıran en önemli kapasiteleridir. Tanrı'nın insana "kendi ruhunda üflemesi", bu ayrıcalıklı kapasiteleri ifade eder. Ancak, bu kapasitelilik/ mükemmellik ile donatılmış olmak, kendi başına onu değerli/onurlu bir varlık kılmaz. Onur/ haysiyet kazanabilmek için, bu kapasitelerin ilişkili olduğu alanlarda ve kimselerle doğru içeriklendirilmesini sağlayacak bir özün (lübb) oluşturulması gerekir.
Gazel 521
Her kimde ki var hubb-i Hudâ lübb-i muhabbet Allah’a eder cânını kurbân Ramazân’da Dergâhe yüzün dut O kerem-kânına yalvar Elbette eder derdine dermân Ramazân’da Hubb-i Hudâ: Allah sevgisi. Lübb-i muhabbet: Sevginin özü.
Reklam
Aşkı tabîbim kılmışam, derdinde derman bulmuşam Ben lübb-i hikmet bilmişem, Yunaniyânı neylerem Erzurumlu İbrahim Hakkı
... On iki kabuktan oluşan kâinatın özü ve özeti dünyadır. Dünyadaki yaratılmışların özü de insandır. İnsan cinsinin özü ve özeti (lübb ü lübâbı) ise insan-ı kâmildir.
Sayfa 5 - sunuş..
" Lübbü bulmayan, kışır ile meşgul olur." Lübb: öz Kışır: kabuk
Sayfa 49
müthiş...
Yeryüzünde olan mahlûkāt denizde olanın onda biridir. Karada ve denizde olanların hepsi hesap edilse havada olanların onda biri eder. Yerde, denizde ve havada olanların hepsi toplansa ALLAH ’ın birinci kat gökte bulunan meleklerinin onda biri eder. Yerde, havada, denizde ve birinci kat gökte bulunanlar toplansalar ikinci katta olanın onda biri ederler. Geri kalanı buna kıyas et!
Sayfa 30
Reklam
Ve keza iman, insanı ebediyete, Cennet'e lâyık bir cevhere kalbeder. Küfür ise ruhu, kalbi söndürür, zulmetler içinde bırakır. Çünki iman, kabuğunun içerisindeki lübbü gösterir. Küfür ise, lüb ile kabuğu tefrik etmez. Kabuğu aynen lübb bilir ve insanı cevherlik derecesinden kömür derecesine indirir.
Alemgir Şah hakkında, Müntehâb-ül-lübáb adlı rak eserin sahibi Hafi Han şöyle  demektedir: "Timuro gullan arasında, belki de 16 Delhi'nin gelmiş geçmiş pâdişahları arasında Alemgir Şah gibi ibâdet, riyazet ve adalet bakımından mümtaz bir padişah yoktur. Hindistan'da, İskender Lodi'den sonra böyle padi şahlar pek az gelmişlerdir. Bu pâdişâhlar, secaatta, sıkıntılara tahammül ve sabretmekte, görüşünde isabette eşsiz idiler. Allahü Teâlânın emir ve yasaklan håricine çıkmazlar, siyaset icabi kan dökmekten hoşlanmazlardı."
Bilinsin ki, bir kimsenin kendi kendini ayna kullanmaksızın görmesi ve bilmesi mümkün iken kendisini bir aynada görmesinde başka bir zevk vardır. Bundan dolayı Hakk bu âlemi ve Âdem’i yaratıp kendisine ayna kıldı. Ancak Hakk âlem aynasında kendisinin aksini Âdem aynasında ise kendisinin aynını görür. Âdem ile kastedilen insandır. "Allah âlemi ve Âdem’i yaratıp kendisine ayna kıldı" sözü ile kastedilen mânâ ise "Hakk kendisini ayna şeklinde izhâr etti. Kendi cemâlini o aynada yine kendine arz etti. Bir yüzden bakarak kendi güzelliğini görüp âşık ve hayran oldu ve niyâz etti. Diğer yüzden mâşûk olup naz ve cilve yaptı. Kendi güzelliğini kendine arz etti ve cilveleşti" demektir. Burada gören, görülen, görme ve ayna birdir.
Allah (c.c.) kalbi dort isimle anmistir: sadr, kalp, fuâd, lübb... lübb birlemenin, fuâd bilmenin, kalp inancin, sadr ise Islâm'in mahallidir...
Sayfa 51 - TurkuvazKitabı okudu
Reklam
Tasavvuf erbâbına göre lübb, akıl üstü bilgi aracıdır.
110 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Büyük mutasavvıf İbn Arabi'nin yazdığı eserlerle alakalı öncelikle şunu söylemek gerekir ki; kendisi "Benim seviyeme gelmeyenler eserlerimi okumasınlar" demişlerdir. Ki buradaki seviyeden murad Vahdet-i Vücut anlayışıdır. Tasavvufi kaynaklara göre vahdet bir haldir. Yani okumakla öğrenilecek bir şey değildir. Bu eser dahil İbn Arabi'ye ait kitaplar zaten konuya aşina olanlar tarafından anlaşılacak şekilde tasnif edilmiştir. İbn Arabi k.s. nin eserinde temel olarak inceledikleri konular şu şekildedir: Kişinin kendi aslını (nefsini) bilmesi "Nefsini bilen rabbini bilir" sözü ile açıklanmıştır, Hazarat-ı Hamse olarak ifade edilen beş makam, Ariflerin itikadları ki şu sözle işaret edilmiştir: "Ariflerin dini olmaz", Seyr-i Sülük olarak da söylenegelmiş "İnsanın manevi yolculuğu", Kaza-kader bahsidir. Kitabı okuyacak olanlara keyifli okumalar, keskin anlayış dilerim...
Özün Özü
Özün ÖzüMuhyiddin İbn Arabi · Kurtuba Yayınları · 2014588 okunma
Kur’an-ı Kerim’de ‘düşünme’ ve ‘aklını kullanma’ anlamı şu kelimelerle ifade edilmiştir: akl, lubb, nuha, hicr, mirre, fikr, nazar, hilm, itibar, ru’yet, tefakkuh, teemmül, tevessüm ve zikr.
Bilinsin ki kâmil, nefeslerini gözeten, gönül hazinesinin kapısında oturup bekçilik eden ve Hakk’tan başka düşüncelerin Hakk’ın kütüphanesine girmesine izin vermeyen kimsedir. "ALLAH ’a giden yollar mahlûkātın nefesleri adedincedir" ilkesi gereği her nefeste Hakk’a yol vardır. İnsan aldığı her nefesi bizzat Hakk’tan alır ve yine Hakk’a verir. Bilinsin ki, nefes insandan çıktığında hadd-i zâtında heyûlânî ve renksiz olarak çıkar. Bununla birlikte kulun inancı, ameli ve fikri ne ise nefes o renge boyanır ve o elbiseyi giyerek çıkar.
Sayfa 70
Bir sevgilinin güzelliğine bakılsa ve onun etrafına yüzbin ayna konsa o sevgili kaç yüzbin görünür ama aslında bir tanedir. Öyle iken aynaların kabiliyetine ve istidadına göre ; kiminde parlak, kiminde kederli görülür. kiminde doğru kiminde eğri büğrü olur. Bu hale göre bir kimse sevgilisinin bir aynada yüzünü görüp geri kalanları inkar etse arif olmamış olur. Arif olan cümlesini ikrar eder. Hangi aynada görürse tasdik eder hatta aynasız olarak dahi görür.
Sayfa 108 - Kurtuba kitap
177 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.