"Kitapların birer bilgi kaynağı olduğunu düşünürsek, Cennet bahçesi'nde yetişen ve meyveleri insanoğluna yasaklanan Bilgi Ağacı geliyor aklıma. Bu anlamda kitap yakmak da bilgiyi insanoğluna yasaklamanın bir çeşidi değil midir?
Lucian X. Polastron -Kitap yakmanın tarihi
“Konuşmalarında saldırgan olmalısın, hatta bir köpek gibi hırlamalısın. Somurtmalısın ve yüz ifadenle uyumlu bir yürüyüşün olmalı. Diyeceğim o ki her şeyin vahşi ve hayvani olmalı. Bütün mütevazılığı, efendiliği bir kenara bırakmalısın. Uyumlu olmaya çalışmamalısın. Yüzün asla kızarmamalı, utanmamalısın. En kalabalık yerleri seç ve oraya gidip tek başına kal, kimseyle konuşma. Kimsenin sana yaklaşmasına izin verme. Gücünü baltalamalarına izin verme. Pek çok kişinin kendi özelinde bile yapamayacağı, çok cesurca şeyleri herkesin önünde yap. Şehvet duygularını tatmin edecek en absürd yolları seç. *Eğer istersen bir ahtapot ya da mürekkepbalığını çiğ çiğ ye ve öl. Sana vaat edebileceğimiz mutluluk budur.”
*Bunun Diyojen’in ölüm sebebi olduğuna dair bir inanış var.
Shania Twain- I Won't Leave You Lonely - //open.spotify.com/track/7I42b4RvdSrhwyVplBhTb3?si=wolJBeHPSJqIKdQeKUOzpQ En etkilendiğim sahneydi.
Çok merak ediyordum bu kitabı. Ama beklentimin altında kaldı. Hatta bazı yerlerde çok sıkıldım, gereksiz ayrıntı diğer kitaplarda olduğu gibi bunda da çok fazla var. Ne gerek vardı zırt bırta. Ya 350 sayfalık kitaplar olmuş 600 sayfa.
Her neyse Lucian ve Sloane iyilerdi. Geçmişleri iyiydi. Aralarındaki tansiyon fena değildi. Bir şekilde kendini okuttu.
Lucian da Knox gibi biraz kalın kafalıydı bu arada ama bence en iyi Nashdi.
Things We Never Got Over . Daha böyle small town havası hissettiriyor. Daha çok keyif almıştım onu okurken. Daha renkliydi diğerlerine göre sanki.
Bu seri de bitti böylelikle.